12

sayı 134/2016

çok sayıda insanımızın ölmesine 
ve yaralanmasına neden olan 
yurttaşların sağlıklı ve güvenli 
bir ortamda yaşamalarını 
ortadan kaldıran çatışmalar bir 
iç savaş boyutuna ulaşmıştır. Sivil 
yurttaşların evlerini terk etmeleri 
ve yollara dizilmeleri, yeni bir 
insanlar dramını da gündeme 
getirmiş bulunmaktadır. Otoriter 
ve rant odaklı politikalar, bir 
hayat tarzı olarak sürdürülmüş ve 
sürdürülmektedir. Aynı zamanda 
önemli ölçüde sosyal siyasal ve 
ekonomik sonuçları olmuştur; 
daha da olacaktır.” 
dedi.

GÖKÇE, İnsan Hakları Evrensel 

Beyannamesi’ne değinerek, 

“barış içinde yaşamak, hürriyet 

ve güvenlik her bireyin hakkıdır” 

ifadesine dikkat çekerek, 
“Ülkemizde olduğu gibi, dünyanın 
birçok yerinde etkili olan 
küreselleşme odaklı politikalar 
Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan, 
Gazze ve pek çok ülkede gerilim 
ve çatışmaya, milyonlarca insanın 
ölümüne sakat kalmasına ve 
yaşam alanlarını terk ederek 
yollara dökülmelerine göç 
etmelerine neden olmuştur. 
Bir insanlık dramı yaşanmıştır. 
Bu dram bugün de yaşanmaya 
devam etmektedir. Bu durum 
insanlığın ortak değerleri olan 
kentlerle birlikte tarihsel ve 
kültürel mirasın yok edilmesine 
neden olmuştur. Antik uygarlıkların 
kesişme noktası olan, kültürel ve 
tarihi zenginliklerin beşiği olarak 
bildiğimiz bölgemizdeki çatışma 
ve yıkımlar, giderek daha geniş 
bir alana yayılmaya başlamıştır. 
Bu çatışmalar önlenmelidir. Ayrıca 
ülkemizde bozulan toplumsal 
barışın da sağlanarak, doğa ve 
kültür değerlerinin korunması, 
ülkemizin öncelikleri arasında 
mutlaka yer almalıdır. Yaşadığımız 
topraklarda ve çevre ülkelerde 
yıllardır yaşanmakta olan 
çatışmalarla yaşam hakkının 
korunması yok sayılmaktadır. 
Barıştan, medeniyetten, öldürmek 

yerine yaşatmaktan, can ve mal 
güvenliğinin sağlanmasından 
yana olan bir mesleğin insanları 
olarak, her zaman yaşamın 
yaşatmanın ve barışın yanında yer 
alacağımızın altını bir kez daha 
çizmek istiyorum”
 şeklinde devam 

etti.

 

Bilim teknoloji ve inşaat 

mühendisliği alanında ortaya 

çıkan gelişmelere ayak 

uydurmanın meslek insanları için  

olmazsa olmaz ilkeleri arasında 

yer aldığını ve üniversite sonrası 

mesleki gelişmeleri ve yeni 

teknolojileri meslek insanlarıyla 

buluşturmak konusunun Oda 

tarafından öncelikli konular 

arasında yer aldığına işaret 

eden GÖKÇE, meslekiçi eğitim 

seminerleri ve kursları ile Odanın 

bu konuda yapmış olduğu 

çalışmalara değindi. 

Çevresel koşulların kötüleştiğine, 

ormanların giderek azaldığına, 

su kaynaklarının tüketildiğine 

ve ekolojik bozulmaya değinen 

GÖKÇE, “Ülkemizde yaşayan 
insanların birer araç olarak 
görülüp, kentlerimizin bir avuç 
rantçı ve vurguncunun insafına 
terk edilmiş olması, ülkemizde 
yerel seçimleri de ne yazık 
ki genel seçimler havasına 
sokmuştur. Kent topraklarının 
nasıl kullanılacağıyla ilgili kararlar 
Ankara’dan verilmiştir. Bu kararlar 
yerel yönetimleri çok daha işlevsiz 
bir hale getirmiştir. Yerel ve 
merkezi yönetimlerin kentler ve 
kentlerimizle ilgili vermiş oldukları 
kararların neredeyse tümü, kişi 
ve grup çıkarını sağlayacak 
şekilde kullanılmıştır. Toplum 
ve kamu yararının tümüyle 
dışlandığı bu tür uygulamalar 
bugün hiçbir dönemde olmadığı 
kadar gündemin başköşesine 
oturmuştur. Bu anlayışla yapılan 
uygulamalar, kentlerimizi bir bütün 
olarak planlamaktan uzaklaştırdığı 
gibi, rantın ve kişisel çıkarların en 
üst ölçekte kullanıldığı bir ortamın 

yaratılmasına da ne yazık ki 
neden olmuştur.”
 diye ifade etti.  

“İş kazaları ve iş cinayetlerinin 
giderek artmasında, yapı denetimi 
eksikliği gibi birlikte işçi sağlığı 
ve iş güvenliğine yönelik alınması 
gereken önlemlerin bir maliyet 
konusu olarak görülmesinin payı 
da oldukça büyüktür. Ülkemizde 
yaşanan iş kazalarında -ne 
yazık ki- dünya ülkelerinin ön 
sıralarında yer alıyoruz. Bu durum 
iş kazaları olmaktan çıkıp, birer 
cinayete dönüşmüştür.”
 diyen 

GÖKÇE, 2014 yılında 1886, 

2015 yılında ise 1730 insanın 

iş kazalarında yaşamını yitirdiği 

ve bunun 1/3’ünün inşaat 

sektöründe ortaya çıkan ölümler 

olduğuna işaret etti ve yapı 

elemanları arasındaki ilişkiyi 

bilmeyenlerin inşaat yapım 

alanında yer almalarının kabul 

edilemez olduğuna dikkat çekti. 

Yapı denetimi alanında yaşanan 

aksaklıkları da değerlendiren 

GÖKÇE, “Demokratik toplumlarda 
her zaman uzmanlık alanının 
örgütlü olması, her isteyenin 
istediği gibi hareket edememesi 
gerekir. Örgütleri kanalıyla her 
meslek grubunun denetlenmesi, 
sertifikalandırılması ve üyelerinin 
sicillerinin tutulması gerekir. 
Meslek odaları içinde bu sistem 
de geçerli olmalıdır. Ama ne yazık 
ki bu sistem bugün mesleğimizin 
dışına çıkarılmıştır. Ayrıca inşaat 
mühendisliği eğitiminde de önemli 

12

45. dönem olağan genel kurulu