18

sayı 134/2016

depreme ilişkin çalışmalar, sadece 
deprem haftası ve bunun gibi 
zamanlarla sınırlı tutulmakta, 
diğer zamanlarda tam tersine 
yaşananlar unutturulmaya 
çalışılmaktadır. Şubemiz 
ülkemizdeki ve kentimizdeki 
deprem riskine her zaman dikkat 
çekmiş, konuyla ilgili görüş ve 
çözüm önerilerini her platformda 
dile getirmiştir. Bizler Çağdaş 
İnşaat Mühendisleri olarak, 
depremle ilgili önümüzdeki 
süreçte de kentimize ve bölgemize 
ilişkin çalışmalarımızı yürütecek ve 
halkımızı bilgilendirmeye devam 
edeceğiz.” 
şeklinde değerlendirdi.

İstanbul’un trafik sorunu 

açısından dünyada en problemli 

şehirler arasında ilk sıralarda 

yer aldığını, dünyada kent içi ve 

kent dışı taşımacılığın birbiriyle 

entegre edildiğini, karayolu, 

denizyolu, havayolu, demiryoluyla 

yapılan taşımacılığın birlikte 

planlandığı ve toplu taşımacılığı 

özendiren ulaşım planları 

uygulandığına dikkat çeken SUNA, 

karayoluyla bireysel taşımacılığa 

öncelik verilmesi nedeniyle, 

yüksek yatırım maliyetleriyle 

gerçekleşen hatalı yatırımlar 

sonucu, ulaşım türleri arası 

dengesizliğin ortaya çıkarıldığına, 

gürültü ve çevre kirliliğinin de 

arttırdığına dikkat çekti. 

İstanbul’da halen yapımı devam 

eden ya da planlanan başlıca 

projeleri de değerlendiren 

SUNA, yapılan çalışmaların 

sürdürülebilir ulaşım hedefinden 

ve planlamadan uzak olduğuna 

dikkat çekerek, “3. Boğaz 
Köprüsü bağlantı yollarının 
güzergahının inşaat başladıktan 
sonra değiştirilmesi, Çevre ve 
Şehircilik Bakanlığı tarafından 
hazırlanan ÇED raporunda da 
açık açık ormanların yok olacağı, 
su kaynaklarının kurumasına 
neden olacağı belirtilen üçüncü 
havalimanı projesinde daha 
çok yakın zamanlarda zemin 

parametreleri değişikliğinden 
ötürü proje değişikliğine 
gidilmesi. Otomobil baskısından 
özenle korunması gereken 
tarihi yarımadayı otomobil 
işgaline mahkûm edecek olan 
Avrasya tüp tüneli bunun somut 
örnekleridir. Gerek ulaşım 
projeleri olsun, gerekse kentsel 
projeler olsun, hemen hemen tüm 
yatırımlar yöneticilerin arzularına 
heveslerine veya fantezilerine göre 
şekillenmektedir. Birinci boğaz 
köprüsünün kullanıma açıldığı 
1973 yılını baz alırsak, 40 yılı 
aşkın süredir kentimiz kent içi 
ulaşım sorununu yaşamaktadır. 
Aradan geçen zaman zarfında 
yapılan onca alt-üst geçide, köprü 
geçişine, kavşak düzenlemesine, 
kentlerin etrafını saran çevre 
yollarına rağmen ulaşım 
kentimizin birincil sorunu olmaya 
devam etmektedir. Ulaşım alanına 
benzer şekilde bugün kentimize 
baktığımızda, kıyı alanlarımıza 
yapılan tahribatı da görmezden 
gelmek mümkün değildir. Kıyı 
alanlarının planlama olmaksızın 
kullanıma açılması, geriye dönüşü 
mümkün olmayan kayıplara 
neden olmaktadır. Şehrimizdeki 
kıyı alanları ya kaderine terk 
edilmekte ya da rant uğruna 
peşkeş çekilmektedir.”
 dedi.

SUNA, “İstanbul’un anayasası 
olan 1/100.000 Ölçekli İl Çevre 
Düzeni Planı’nda kıyı alanlarına 
ilişkin olarak, ne iki yakaya iki kent 
projesi ne Kanal İstanbul projesi, 
ne de Avrasya tüp tünel karayolu 
projesi yer almaktadır. Bu projeler 
İstanbul’un kıyılarını, siluetini, 
korunması gereken alanları, 
nüfus yoğunluk değerlerini 
olumsuz olarak etkileyen 
projelerdir ve hepsi merkezi 
yönetimin kararlarıyla hayata 
geçirilmektedir. Kent yaşamıyla 
bütünleşmiş liman ve iskeleler, 
eğlence ve alışveriş gibi yoğunluk 
artıran kullanımlara açılmıştır. 
Galataport projesi, Haydarpaşa, 
Haliç Tersanesi dönüşüm projeleri 

de bu anlayışın birer örneği 
olarak karşımıza çıkmaktadır. 
Ayrıca Yenikapı ve Maltepe’de 
deniz doldurularak toplanma 
alanları yaratılmış ve yeni riskli 
alanlar oluşturulmuştur. İstanbul 
gibi dört bir yanı suyla kaplı bir 
şehirde, üstelik de trafik sorunu 
şehrin en önemli sorunlarından 
biri haline gelmişken, deniz 
ulaşımına gereken önem 
verilmemekte, deniz ulaşımı 
ulaşım planlamalarında göz ardı 
edilmektedir.”
 diyerek devam ettiği 

konuşmasında kente ilişkin bu 

tür konularda yanlış yatırımların 

engellenmesi ve toplumsal 

duyarlılığın geliştirilmesinde 

İnşaat Mühendisleri Odası 

İstanbul Şubesi’nin bugüne 

kadar olduğu gibi, bugünden 

sonra da üzerine düşen görevleri 

yerine getirmek doğrultusunda 

çalışmalarını yürüteceğini dile 

getirdi. 

İnşaat Mühendisleri 

Odası İstanbul Şubesi’nin 

çalışmalarında zaman zaman 

meslek odalarının siyaset 

yaptığına ilişkin argümanlar 

kullanıldığını da değerlendiren 

SUNA, “Odamız kurulduğu 
günden bu yana siyasi 
iktidarların kararlarını, teknik 
mesleki ve bilimsel süzgecinden 
geçirmiş, kamu yararına aykırı 
gördüğü, topluma ve kamuya 
zarar vereceğini düşündüğü 
uygulamalara karşı çıkmıştır. 
Benzer şekilde üyelerinin 
hak ve çıkarlarına ters düşen 
uygulamalara karşı da direnmiştir. 
Şubemizce gerçekleştirilen 
kongre sempozyum ve benzeri 
etkinliklere bakıldığında; kentsel 
dönüşüm, deprem, yapı denetimi, 
ulaşım alanında yapılan yatırımlar, 
mesleki alanımıza ilişkin mevzuat 
değişiklikleri, altyapı yatırımları, 
imar uygulamaları ve bunun 
gibi konularda çalışmaların 
yürütüldüğü görülecektir. 
Şubemiz bu kapsamda uzun 
vadede zarar vereceğini gördüğü 

18

45. dönem olağan genel kurulu