29
sayı 134/2016
da sorun teşkil etmektedir.. İnşaatlarda barınma,
yemek ve sosyal olanaklara ayrılan kısıtlı olanaklar,
işçi sınıfının gerekli beslenme, dinlenme vb.
ihtiyaçlarının karşılanamadığı bir çalışma ortamının
oluşmasına neden olmaktadır.
• İşçilerin, karşı karşıya kaldıkları iş güvenliği
risklerini bildirebilecekleri mekanizmalar mevzuatta
tarif edilse de, sektördeki işçiler taşeron düzeni ve
bu düzenin yarattığı baskıcı emek rejiminden ötürü
bu haklarını kullanamamaktadır.
• Sektörde çalışan işçiler, inşaat çalışma ortamının
diğer paydaşları olan mühendisler, teknikerler vb.
vasıftaki diğer kişilerle ile kendi çalışma koşullarını
karşılaştırdıklarında insanca yaşama ve çalışma
koşulları bakımından koşullarının mukayese kabul
edemez derecede kötü olduğunu belirtmektedirler.
• Uygulamalarda sıklıkla karşılaşılan bir diğer
husus iletişim problemleridir. İşveren ve yöneticiler
arasındaki problemlere ek olarak, faaliyetler
esnasında çalışma ortamında karşılaşılan
koordinasyonsuzluklar çoğu örnekte iş kazalarının
önlememesine neden olmaktadır.
• Sektörde, maliyet ve süre optimizasyonu her
şeyin önüne geçmektedir. İşçi sağlığı ve güvenliği
bu çerçevede birincil öneme sahip bir başlık
olarak yalnızca slogan olarak kullanılmaktadır.
Etkin bir işçi sağlığı ve iş güvenliği faaliyetinin
yürütülememesindeki önemli hususlardan biri
budur.
• Sektördeki İSİG uygulamaları çoğu örnekte
sistemsiz, plansız ve sürekliliği olmayan faaliyetler
bütünü olarak göze çarpmaktadır. İnşaat
projelerinin başlangıç safhalarında İSİG bütçeleri
ve İSİG uygulamaları ne yazık ki planlanmamakta
ve projelerde genellikle sonradan gündeme
gelen ve çoğu zaman geçiştirilen uygulamalara
dönüşmektedir.
• İnşaat projelerinde, iş sağlığı uygulamalarının
önemi henüz tartışılamamaktadır. Sektörde, işyeri
hekimleri ve diğer sağlık personelleri tarafından
sağlanan sağlık hizmetlerinin niteliğine dair çoğu
inşaat projesi yöneticisinin ya da mühendisinin
herhangi bir görüşü bulunmamaktadır.
• Ülkemizde, işyeri hekimliği başlığı da tartışmaya
açıktır. Bir uzmanlık alanı olarak değerlendirilmesi
uygun olacak bu başlıkta, ülkemizde iş güvenliği
uzmanlarının yaşandığı gibi ciddi sorunlar
yaşanmaktadır. Hekimlerin eğitim süreçlerinden
uygulama safhalarına katılımına varıncaya dek
birçok sorun halen tartışılmamakta ve gündemde
diğer başlıklardan ötürü yer bulamamaktadır.
• Çoğu örnekte işverenler iş kazalarını işyeri
hekimlerinden ve iş güvenliği uzmanlarından
saklamaktadır. Son yıllarda bu konuda bir gelişme
olmuş olsa da mevcut durumun yeterli olduğunu
söylemek mümkün değildir.
• İnşaatlarda meslek hastalıkları tespit
edilememekte ve kayıt altına alınamamaktadır.
• İşyeri hekimlerinin çalışma koşulları, iş güvenliği
uzmanları ile benzerlik arz etmektedir. Sektörde
daha çok OSGB’ler bünyesinde çalışan hekimler
yetkilerini tam anlamıyla kullanamamaktadır.
• Sektördeki ucuz iş gücüne dayalı üretim, üretim
zorlaması ve kar hırsı ile birleştiğinde iş kazalarının
sayısının artmasını beklemek gerekmektedir.
• İş kazalarının hukuki süreçlerinin uzun olması,
süreçlerin takibini mümkün kılmamakta ve bu
süreçlerde işçilerin aleyhine olan sonuçların ortaya
çıkmasına neden olmaktadır.
• 6331 sayılı kanun yayınlandığından bu
yana, mevzuattaki değişikliklerin iş kazalarının
önlenmesinde herhangi bir etkisinin olduğunu
söyleyebilecek bir istatistiki veriye sahip
olmadığımız gibi, mevcut durumun her geçen
yıl daha kötüye gittiği gösterebilecek birçok
facia niteliğinde iş cinayeti yaşanmıştır. Bu
durum mevzuat düzenlemelerinin doğrultusunun
tartışılmasının yanı sıra, kazaların doğrudan
mevzuat düzenlemeleri ile azaltılamayacağını da
göstermektedir.
• Sektörde çalışan teknik elemanlarla, işçilere
aynı nitelikte kişisel koruyucu donanım temin
edilmemektedir. İşçiler, diğer teknik personellere
göre daha düşük kalitede malzemelerle
çalıştırılmaktadır.
• Sektörde kullanılan KKD’lerin birçoğu TS
normlarına uygun değildir.
• Sektörde mevzuatta tarif edilen “Mesleki
Eğitimler” çoğu örnekte sahte belgelerle
düzenlenmektedir. Bu başlıkta, piyasa
mekanizmalarının sonucu olarak sahta eğitim
belgeleri düzenlenmektedir. Bu durum, tarifi
iyi yapılan ancak denetimi gerçekleştirilmeyen
bir eğitim başlığında, çalışanlardan habersiz
gerçekleştirilmektedir.
• Sektörde sigortasız personel istihdamı yaygındır.
Büyük şehirler dışında ve merkezi inşaat projeleri
dışında, sektördeki iş gücünü oluşturan önemli
bir işçi topluluğu herhangi bir sosyal güvenlik
hakkından yararlanamadığı gibi kayıt dışı olarak
çalışmaktadır. Bu işçilerin yaşadığı iş kazaları,
kayıtlara dahi geçirilememektedir.
• Taşeron düzeni, işçilerin örgütsüzlüğünde
yarattığı tahribat kadar, imalatların başından
sonuna(tasarım ve uygulama) noksansız bir şekilde
ilerleyememesine de neden olmaktadır. Sektörde
tercih edilen taşeron sistemi ile işler parçalı,
koordinasyonsuz ve niteliksiz iş gücü ile hayata
geçirilmekte bu durum işçi sağlığı ve iş güvenliği
çalışmalarının da benzer sorunlardan ötürü verimsiz
29
sonuç bildirgesi