12
sayı 138/2016
KÜLTÜR MİRASIMIZIN KORUNMASINDA
DİSİPLİNLERARASI ÇALIŞMALARIN ÖNEMİ
...................................................
Giriş
Tarih boyunca kamusal yapılar, anıtsal binalar
mimarlar tarafından tasarlanmış ve gerektiğinde
onarılmışlardır. Antik Çağdan 19. yüzyıla kadar
mimarlık mesleği, usta-çırak ilişkisiyle öğrenilmekte,
yıllarca şantiyelerde çalışan mimarlar bina
tasarlama ve uygulama deneyimi kazanarak
yetkin konuma gelmekteydiler. Mimarlar yalnız
saray, köprü, cami yapmakla kalmıyor, mevcut
kaleleri, dini yapıları onararak sağlamlaştırıyor,
işlevini yitiren yapıların yeniden kullanımları için
gerekli uyarlamaları tasarlıyor, binaların çevrelerini
düzenliyorlardı. Mimar Sinan’ın hem mimar,
hem mühendis olarak çalıştığı; 30 metreyi aşan
kubbesiyle Selimiye Camii’ni, Büyükçekmece
Köprüsü’nü, İstanbul’a su getiren Mağlova,
Uzunkemer gibi iki katlı sukemerlerini tasarladığı
ve uyguladığı bilinmektedir. Bugün mühendislik
eğitiminin parçası olan temel yapım ve zemin
güçlendirme sistemleri; zayıf zeminlerin ahşap
kazıklarla sıkıştırılması ve kargir temellerin ahşap
ızgara üzerine oturtulması; deprem hasarlı yapıların
payandalarla desteklenmesi, demir kuşaklarla
sarılarak sağlamlaştırılması, “mimar” olarak tanınan
Koca Sinan’ın zemin, strüktür ve su mühendisi
yönlerini göstermektedir.
Günümüzde mimarlık ve mühendislik eğitimi
iki farklı disiplin olarak verilmektedir. Mimar
ve mühendisler ayrı eğitilmekte, proje ve
uygulamalarda bir araya gelerek, çalışmaktadırlar.
Günümüz yüksek öğretiminde amaç çağdaş
teknolojiyi kullanabilen plancı, mimar ve
mühendisler yetiştirmek olduğundan, verilen eğitim
tarihi çevre, eski yapılar ve yapım teknikleriyle
ilgili bilgiler yönünden eksik kalmakta; birçok
mühendis geleneksel yapım tekniklerini ve koruma
kurallarını bilmeden anıtların restorasyonu için
güçlendirme müdahaleleri önermektedir. Bu
açıdan Avrupa Konseyinin bazı tavsiye kararları
(Öz, Güner, 2007/COE 80/16) yol göstericidir.
Ülkemizde tarihi eserlerle ilgili çalışma yapmak
isteyen mimar ve mühendisler, yüksek lisans ve
doktora düzeyinde sunulan koruma eğitimine
yönelmektedirler. Mühendislerin tarihi yapılarla ilgili
olarak donanımlı kılınması isteği, ABD’de Vermont
Üniversitesinde kültür mirası mühendisliği adı
altında, yeni bir disiplin olarak eğitime yansımıştır
(Mandar vd. 2011). Piyasada tescilli 19. ve 20.
yüzyıl yapılarının onarımına yönelik çok sayıda
mühendislik hizmeti talebi olmasına karşılık, bu
alanda yetkin mühendis bulunmaması, Vermont
Üniversitesini oluşan talebi karşılayacak donanımda
mühendis yetiştirmeye yöneltmiş; mühendislere
kültür mirasına yönelik projeler yaptırılmasına
2009’da başlanmıştır. Sosyal sorumluluk projeleri
olarak ele alınan sağlıklılaştırma uygulamaları,
öğrencilerin tarihi yapılarla tanışmasına ve çözüm
yollarını öğrenmelerine olanak sağlamaktadır.
Lisans ve yüksek lisans düzeyindeki mühendislik
öğrencilerine kültürel mirasla ilgili araştırma ve
uygulama yapmak, temel ve zeminle ilgili sorunları
olan tarihi yapıların sorunlarını çözmek, koruma ile
ilgili kurallar, yasalar ve yapım teknikleri konusunda
bilgi verilmektedir. Buna benzer bir model İTÜ Fen
Bilimleri Enstitüsüne bağlı Restorasyon yüksek
lisans eğitiminde de yıllardır uygulanmaktadır.
Farklı disiplinlere mensup öğretim üyelerinden
oluşan bir eğitim kadrosu olan yüksek lisans
programında, öğrencilerle harap, sorunlu tarihi
eserler üzerinde çalışılmakta, yüksek lisans
öğrencilerinin geliştirdikleri projenin uygulamasında
da yer almaları hedeflenmektedir (Ahunbay, 2005;
2011). Koruma eğitimi ve uygulamalarıyla ilgili
olarak ICOMOS’un çalışmaları dikkat çekicidir
(Petzet, 2001); ülkemizde korumaya yönelik
eğitimin yüksek lisans ve doktora düzeyiyle kısıtlı
kalmaması, önlisans ve özel kurslarla usta ve ara
elemanları da kapsaması olumlu bir gelişmedir.
Koruma eğitimi:
Kapsam ve yöntem
Koruma alanında çalışan arkeolog, sanat tarihçisi,
plancı, mimar, mühendis, kimyager ve diğer
meslek adamları, yöneldikleri alanla ilgili kuramsal
ve teknik bilgileri lisans eğitimleri sırasında
edinememektedirler. Mimarlık eğitimi içinde
mimarlık tarihi, koruma kuramı ve uluslararası
tüzüklerle ilgili bilgiler verilerek, bu alanda
bir altyapı oluşturulmaktadır. Ancak koruma
alanında yetkin olabilmek için lisans düzeyinde
alınan eğitim yeterli olmamakta, yüksek lisans
Prof. Dr. Zeynep AHUNBAY
12
makale