13
sayı 138/2016
ve doktora çalışmalarıyla koruma kuramı, anıt
ve sitlerde araştırma/belgeleme yöntemleri ve
koruma teknikleri yönünden derinleşen bir bilimsel
birikim kazanılmaktadır. Ülkemizde disiplinlerarası
çalışma alışkanlığı henüz pek yaygınlaşmadığından,
genelde tarihi yapıların strüktürel sorunları için
mühendislere danışılmakta ve onlardan alınan
güçlendirme önerileri pek tartışılmadan uygulamaya
konulmaktadır. Ülkemizde çok sayıda tarihi yapı
olduğundan, bu hizmetlerin aksamadan, belirli
bir kalitede sağlanabilmesi için geleneksel
yapım teknikleri, geleneksel yapı türleri, ahşap
ve kargir taşıyıcı sistemler hakkında bilgilerin
inşaat mühendisliği eğitimi içinde yer alması
uygun olacaktır. Sadece betonarme-çelik yapılarla
ilgili projelerde çalışmış mühendislerin kargir bir
yapı karşısında bocaladıklarını, onu anlamakta
zorlandıkları, onarımı, iyileştirilmesi yönünde öneri
geliştirirken betonarme sistem temelli bir düşünce
sisteminden hareket ettikleri gözlenmektedir.
Koruma eğitimi ile ilgili olarak 1980’de Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesinde alınan kararda (Öz,
Güner, 2007), ilk okullardan başlayarak eğitimde
mekan kavramının verilmesi, eleştirel bir yaklaşımın
ve yaratıcılığın geliştirilmesi, toplumsal dayanışma
konusunda bilinçlendirme, kültür mirasıyla gurur
duyulması, çevreye saygının teşvik edilmesi
konuları dile getirilmiştir. Mimar ve kent plancıların
eğitiminde tarihi yapım teknikleri, sağlıklılaştırma
konusuna eğilinmesi; yeni tasarımlarda mevcut
tarihi çevreye dikkat edilmesi önerilmiştir. İnşaat
mühendislerinin eğitiminde geleneksel yapım
tekniklerine ve yapılara yer verilmesi; geliştirilen
projelerin kent planlama kurallarına uygun
olmasına özen gösterilmesi; peyzaj mimarları
için ise, tarihi kentlerin peyzaj düzenleri üzerinde
çalışılması ve tarihi bahçelerin restorasyonuna
yönelik projeler yapılması tavsiye edilmiştir. Yüksek
lisans eğitiminde bütünleşik koruma (Bailly,
1975) kuram ve teknikleri üzerinde durulması;
disiplinlerarası iletişimin arttırılması vurgulanmıştır.
Birçok mesleğin koruma disiplini içinde işbirliği
yapması gerektiğinin ve bu mesleklerin koruma
alanında iyi bir iletişim ve eşgüdüm içinde
çalışabilmeleri için uygun bir eğitime gereksinim
duyulduğu ICOMOS’un 1993 yılında kabul ettiği
Anıtlar, Yapı Grupları ve Sitlerin Korunmasıyla ilgili
Eğitim Tüzüğünde de belirtilmiştir (Petzet, 2001).
Bu belgede “Koruma gözlem, analiz ve sentez
yapma becerileri gerektirmektedir” denilmekte ve
koruma uygulamalarının bu konuda yetkin kişilerce
yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Tüzükte
koruma eğitimi sonunda edinilmesi beklenen
birikim ve yetenekler ayrıntılı olarak tanımlanmıştır:
a. Bir anıtı, yapı topluluğunu veya siti okuyabilmek
ve onun duygusal, kültürel ve işlevsel önemini
belirleyebilmek,
b. Anıtların, yapı gruplarının ve sitlerin kimliğini
tanımlamak, korunmalarına yönelik hazırlık
yapmak ve araştırma sonuçlarını yorumlamak için,
onların tarihini ve teknolojilerini anlayabilmek;
c. Bir anıtın, külliyenin veya sitin konumunun,
içeriğinin ve çevresinin diğer yapılar, bahçeler ve
peyzajlarla ilişkisini anlamak,
d. İncelenen anıt, külliye veya site ait ulaşılabilir
tüm bilgi kaynaklarını bulmak ve incelemek,
e. Anıtların, yapı topluluklarının veya sit alanlarının
davranışlarını karmaşık sistemler olarak anlamak
ve çözümlemek;
f. Uygulanması gereken müdahaleye temel
oluşturmak üzere, anıt, yapı kümeleri ve sitlerin iç
ve dış bozulma nedenlerini teşhis edebilmek,
g. Anıt, yapı kümeleri ve sitleri inceleyerek, uzman
olmayan kişilerin de anlayacağı düzeyde, çizim ve
fotoğraflarla desteklenen raporlar hazırlamak,
h. UNESCO sözleşme ve tavsiyelerini, ICOMOS
ve diğer tanınmış tüzük, yönetmelik ve rehberleri
bilmek, bu belgeleri anlamak ve uygulamak,
i. Ortak etik ilkelere dayalı, dengeli yargılarda
bulunmak ve kültürel mirasın uzun erimde
korunması için sorumluluk almak,
j. Duvar resimleri, heykel, tarihi ve sanatsal
değer taşıyan objeler ve/veya malzeme ve
sistemlerle ilgili olarak, özel araştırma yapılması
ve uzman katkısı alınması gereken noktaları
tanımlayabilmek,
k. Çevre koruma ve anıtlar, iç donanımları ve sit
alanlarının korunması konularında sürekli bakım
stratejileri, yönetim politikaları ve çerçeve politikası
konularında uzman olarak tavsiyeler sunmak,
l. Yapılan işleri belgelemek ve ulaşılabilir kılmak,
m. Güvenilir yöntemler kullanarak, çok disiplinli
gruplar içinde çalışmak;
n. Yerel halk, yönetici ve planlamacılarla birlikte
çalışarak sorunları çözmek ve yerel ihtiyaçlar,
yetenekler ve kaynaklara dayalı koruma stratejileri
geliştirebilmek.
Koruma alanına katkı veren disiplinler
Korumaya konu olan taşınmaz kültür varlıkları,
anıtlar ve sitlerdir. Sitler, doğal, arkeolojik, kırsal,
kentsel ve endüstriyel nitelikte olmaktadır.
Bazen birden fazla özelliğe sahip sitler bir arada
olduğunda, örneğin doğal ve arkeolojik özellikler
taşıyan sitlerde, hem doğanın, hem de arkeolojik
kalıntıların korunması alanında çalışan uzmanların
katkılarına gerek duyulmaktadır. Tarih öncesi, Hitit,
Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı
13
makale