14

sayı 138/2016

dönemi kültür katmanlarına sahip olan ülkemizde 

bu dönemlere ait kalıntıların korunması için 

arkeologların yaptıkları araştırmaların sonucunda 

belirledikleri öncelikler, değerlendirmeler koruma 

planlamasını yönlendirmektedir. Müze veya dini yapı 

olarak kullanılmakta olan Roma, Bizans, Selçuklu 

dönemi tarihi eserlerinin sanatsal ve mimari 

özelliklerini, strüktür sistemlerini daha iyi anlamak 

için bu alanlarda çalışan arkeolog, tarihçi, sanat 

tarihçisi ve mimarlık tarihçilerinin bilgilerine, daha 

önce yapmış oldukları araştırma ve yayınlara gerek 

duyulur. 

Korumaya konu olan alan veya eserin bulunduğu 

yerin jeolojik yapısı, zeminin durumu kültür 

varlığının güvenliğini etkilediğinden ve alınacak 

koruma kararlarını yönlendirdiğinden, çalışma 

ekibinde bu alanda uzman mühendislerin yer 

alması gerekir. Güneydoğu Anadolu’nun önemli 

tarihi kentlerinden Mardin’de, kentin görünümünü 

taçlandıran Kale’nin üzerinde yükseldiği kayalıkta 

çatlak ve kopmak üzere olan bloklar bulunmaktadır. 

Kaledeki Ortaçağ yerleşmesinden geriye kalan 

cami, zemindeki hareketlerden zarar görmüştür. 

Sur kalıntılarını ve diğer değerli Ortaçağ kültür 

varlıklarını yıkılmadan yerlerinde tutmak önemli 

bir mühendislik çalışması konusu olmuştur. 

Kentin belleklere yerleşmiş peyzaj değerlerini 

korumak önemli olduğundan, müdahalelerin 

ana kayanın genel görünüşünü değiştirmeyecek 

şekilde yapılması kabul edilmiştir. Mardin 

Kalesi için hazırlanan koruma projesinde, kaya 

mekaniği uzmanı jeoloji mühendisleri önemli 

bir rol üstlenmişler; koruma kararları sanat 

tarihçisi, plancı ve mimarların görüş ve katkılarıyla 

geliştirilmiştir.

Üzerinde çalışılan eserin yapılmış olduğu 

malzemelerin (kerpiç, tuğla, taş, ahşap, cam, 

alçı, demir, harçlar, vd) niteliğinin araştırılması, 

bozulma süreçlerinin öğrenilmesi, malzeme 

ve strüktürün sağlamlaştırılması için karar 

verilebilmesi bakımından öncelikli bir konudur. 

Tarihi yapının veya yerleşmenin zaman içinde 

geçirdiği depremler, onarımlarda kullanılan malzeme 

ve yapım teknikleri hakkında bilgiler, anıtın veya 

yerleşmenin bundan sonraki depremlerden nasıl 

etkileneceği, olası hasarların tahmin edilerek önlem 

alınması açısından önemlidir. Bu konularda yapılmış 

çalışmalara ek olarak, korunması söz konusu olan 

anıt veya sit hakkında koruma kararlarının alınması 

için yeni araştırmalar yapılması  gerekebilir. 

Tarihi yapıların yeni işlevlerle kullanılması, müzeye 

çevrilmesi, arkeolojik alanların ziyaretçilere 

sunulması çabalarında konservatör, müze 

uzmanları, arkeologlar, mimarlar yer almaktadır. 

Günümüzde tarihi yapıların çağdaş konfora 

kavuşturulması kapsamında mekanların 

aydınlatılması, ısıtılıp soğutulması için ek donatılar 

yapılmaktadır. Mekanik ve elektrik tesisatının 

tarihi eserin, alanın görünüşü olumsuz yönde 

etkilememesi arzu edilmektedir. Aydınlatma, 

ısıtma tesisatını yapan teknik ekiplerin iç mimarlar, 

restorasyon uzmanlarıyla birlikte çalışmamaları 

durumunda, özgün yapıyı, görünüşünü bozan, 

zedeleyen, durumlar ortaya çıkmaktadır. Tarihi 

yerleşmelerin ve anıtların yangın güvenliğinin 

sağlanması hayati önemde bir konudur. Tarihi 

çevrelere ve yapılara yangın güvenliği ve denetimi ile 

ilgili izleme ve söndürme sistemlerinin yerleştirmesi 

ve bu donanımın sürekli bakımını sağlamak 

yönünde çalışmalar yapılması gerekmektedir. Bu 

çalışmaların koruma projeleri kapsamında yer 

alması; eğer yangın güvenliği çalışmaları koruma 

projesinden sonra yapılacaksa, yangın uzmanları 

ile kültür varlıklarını yöneten kuruluşların ve anıt  

koruma uzmanlarının birlikte çalışmaları uygun 

olacaktır.

Teknolojik eskime dolayısıyla terk edilmiş 

endüstri mirasının korunması, halka sunulması 

çalışmalarında, bir yandan sanayi yapısının nasıl 

işlediğinin açıklanması, diğer yandan yeni işlevin 

mevcut yapıya uyarlanması istenir. Eski tesisatın 

sürekli bakımını yapmak, onların nasıl çalıştığını 

öğrencilere, meraklı ziyaretçilere göstermek,  

sanayi tesislerinin kültür mirası olarak korunması 

ve sunulması programları içinde önemli bir 

yer tutmaktadır. Tarihi tesisin taşıyıcı sistem 

sorunlarının giderilmesi, özgün makine donanımının 

temizlenmesi, konservasyonunun yapılması ve 

peyzaj içinde uygun bir sunuma kavuşturulması için 

mimarlık, inşaat mühendisliği, makine mühendisliği, 

peyzaj mimarlığı disiplinlerinin uzmanlarının birlikte 

çalışmaları gerekir. 

Koruma ilkeleri

 

Korumanın temel ilkelerinden biri özgün yapının 

aynen korunması, değişikliğe uğratılmamasıdır. 

Venedik Tüzüğü’nün 9-13. maddelerinde (Erder, 

1977) onarımların uzmanlık gerektiren bir iş olduğu;  

geleneksel tekniklerin yeterli olmadığı durumlarda 

geçerliliği kanıtlanmış çağdaş tekniklerin de 

kullanılabileceğine dikkat çekilmiştir. Çağdaş 

malzeme ve tekniklerin kullanımında, uygulamacılar 

zaman içinde denenmiş, başarılı bulunmuş olan 

müdahale ve malzemelere yönlendirilmektedir 

(Piazza ve Riggio, 2007). 

14

makale