22

sayı 138/2016

ise, yayınım katsayısının artması bu olasılığa 

ulaşılması için gerekli süreyi azalmaktadır. Bu 

durum,  kullanılabilirlik sınır durumuna ulaşılması 

için gerekli süredeki, yani, yeni inşa edilecek bir 

yapı için yapının servis ömründeki kısalmaya işaret 

etmektedir. Uzun servis ömrüne sahip bir yapı elde 

edebilmek için klorür yayınım katsayısı mümkün 

olduğunca düşük, yani kalitesi yüksek bir beton 

kullanılması gerektiği, bu modelleme sonuçlarıyla 

sayısal olarak da ortaya konulmaktadır. Su/çimento 

oranı, çimento türü, puzolan kullanımı, hidratasyon 

derecesi gibi etkenler klorür yayınım katsayısını 

etkiler. Paspayının kalitesinin arttırılması, yani 

yayınım katsayısının azaltılması için betonun kürüne 

de gerekli özen gösterilmelidir. Özellikleri farklı 

betonlar kullanıldığında, yani klor geçirimlilikleri 

düşük ve yüksek betonlar karşılaştırıldığında, 

aynı bir süre için; geçirimliliği düşük olan betonun 

korozyon olasılığı daha düşük olmaktaktır.

Çeşitli zararlı maddeler ve suyun, çatlaklar 

ve boşluklar yoluyla betonun içine girmesi ve 

taşınımı, betonun hasar görmesine yol açan temel 

mekanizmadır. Özellikle kılcal boşluklar betonun 

geçirimliliğini etkileyen önemli faktörlerden bir 

tanesidir ve söz konusu boşlukların azaltılması 

beton dürabilitesini olumlu yönde etkileyecektir. 

Bu amaçla atılması gereken ilk adım betonun 

su/çimento oranını azaltmaktır. Böylece kılcal 

boşluk miktarı azaltılır. Puzolanik malzemelerin 

betonda kullanımı da geçirimliliği azaltan bir 

diğer uygulamadır. Çimentonun hidratasyonu 

sonucu kalsiyum-silikat-hidrate (CSH) ve kalsiyum 

hidroksit CH oluşur. Puzolan bu CH ile reaksiyona 

girerek yeni CSH oluşumunu sağlarlar. Kirecin 

bağlanması ve yerine yoğun yapıya sahip olan 

CSH’ın oluşması beton iç yapısını değiştirir. Yavaş 

puzolanik reaksiyon nedeniyle uçucu kül veya 

yüksek fırın cürufu içeren betonların ilk günlerdeki 

geçirimlilikleri normal betona göre yüksek olabilir. 

Sonraki yaşlarda ise puzolan içeren betonların 

geçirimlilikleri çok daha düşük olabilir. Bunu 

sağlamak için uygun kür yapılması daha da fazla 

önem kazanır. Uygun kürle birlikte puzolan kullanımı 

beton iç yapısını modifie ederek kılcal boşluklar 

azaltılabilir. Kılcal boşlukların azaltılmasını ise 

beton dürabilitesini önemli oranda iyileştirir. Ayrıca, 

puzolanik reaksiyona bağlı olarak boşlukların 

tıkanması da geçirimliliği azaltır.

Uzun servis ömrüne sahip yapılar elde edebilmek 

için paspayı kalınlığının arttırılmasının yanında 

paspayının kalitesi, yani Şekil 3’de gösterildiği 

gibi geçirimliliği de dikkate alınmalı ve düşük 

geçirimliliğe sahip, çatlak içermeyen bir paspayı 

elde edebilmek için kür koşulları gibi çeşitli 

etkenlere de özen gösterilmedir. Paspayında çatlak 

bulunması halinde klorun beton yüzeyinden içeriye 

taşınımı çok hızlı bir şekilde meydana gelir, böylece 

herhangi bir zamanda, çatlağın olduğu kısımdaki 

klor konsantrasyonu, çatlak olmayan diğer bölgelere 

göre çok daha yüksek olur. Çatlaklı kısımdaki bu 

yüksek klor konsantrasyonu sonucu ise buralarda 

korozyon çok daha kısa sürede meydana gelir. 

Ayrıca, bu çatlaklardan başka zararlı etkilerin ve 

suyun taşınımı da hızla gerçekleştiğinden bu etkiler 

betona çok daha kolay bir şekilde zarar verebilir.

YAŞAM DÖNGÜSÜ ANALİZİ

Yaşam döngüsü analizinde; ilk yatırım ve yapım, 

işletme, onarımlar ve yıkım aşamaları da dahil 

olmak üzere yapının tüm ömrü boyunca ihtiyaç 

duyulan enerji, çevreye verilen zarar ile maliyet 

hesaplanır. Yapıdaki dürabilite sorunları nedeniyle 

beklenenden daha kısa bir servis ömrüne sahip 

olması durumunda bu ömrü uzatmak için onarım 

gereği ortaya çıkacaktır. Yapıların servis ömürleri 

boyunca çeşitli onarımlar görmeleri ise yaşam 

döngüsü maliyetini arttırmakta ve kaynaklar yeni 

yatırımlar için kullanılacağına mevcut yapıların 

onarımı için kullanıldığından sürdürülebilirliği 

olumsuz etkilemektedir. Yetersiz dürabiliteye bağlı 

olarak yapılacak onarımlar, sınırlı olan kaynakların 

israf edilmesine yol açar. Bu durum özellikle kamu 

kaynaklarının etkin kullanılmasını kısıtlar.

Yapının servis ömrü boyunca gerekebilecek 

onarımların sayısına bağlı olarak yaşam döngüsü 

analizleri gerçekleştirilebilir. Bu analizin ilk adımı 

betonun servis ömrünün modellenmesidir. Eğer 

servis ömrünün istenilenden az olması gibi durum 

söz konusu ise, bu ömrü uzatmak için farklı 

alternatifler belirlenebilir veya belirli onarımlar 

gündeme gelir (Şekil 1) Böyle bir durumda, 

modelleme sonuçlarına dayanarak hangi aralıklarla 

ve toplam kaç tane onarım gerekli olacağı 

belirlenebilir. Her bir farklı yapım veya onarım 

alternatifi için detaylı analizler yapılarak bunlar 

için gerekli enerji, çevreye verilen zarar ve maliyet 

hesaplanır. 

Betonarme yapıların dürabilite performansını 

ve dolayısıyla servis ömrünü etkileyen temel 

parametreler beton bileşimi, bağlayıcı türü ve 

paspayı kalınlığıdır. Yapıların yaşam döngüsü 

analiz sonuçlarını etkileyen önemli bir faktör olan 

onarımların etkilerini inceleyebilmek için betonun 

geçirimliliği ve paspayı kalınlıklarının etkileri 

karşılaştırılmıştır. Bu amaçla, aynı çevresel etkiler 

22

makale