23
sayı 138/2016
altında bulunan, aynı özelliklere sahip iki yapı ele
alımıştır. Bunlardan Yapı A’da paspayı kalınlığının
25 mm ve beton klorür iyonu yayınım katsayısının
4,5x10
-12
m
2
/s olduğu, Yapı B’de ise paspayı
kalınlığının 40 mm ve beton klorür iyonu yayınım
katsayısının 2,5x10
-12
m
2
/s olduğu kabul edilmiştir.
Burada Yapı A, Portland çimentosu ile üretilmiş,
beton geçirimliliğinin fazla, paspayı kalınlığının
ise az olduğu bir yapı iken, Yapı B ise öğütülmüş
yüksek fırın cürufü içeren, geçirimliliğinin düşük,
paspayı kalınlığının ise fazla olduğu bir yapıdır.
Bu örnekte betonun klorür yayınım katsayısı ve
paspayı kalınlığı dışındaki parametreler ise sabit
tutulmuştur. Klor iyonu yayınımı 2. Fick Yasası ile
modellenerek klor iyonlarının donatıya ulaşma
süreleri belirlenmiştir. Klorür iyonu yayınım katsayısı
ve paspayı değerleri değiştirilerek simülasyon
programları yardımıyla iki farklı özellikteki yapı için
depasivayon olasılıkları elde edilmiştir. Bu iki durum
için elde edilen depasivasyon – zaman grafikleri
Şekil 4’te verilmektedir.
Şekil 4’te görüldüğü gibi geçirimliliğin yüksek,
paspayı kalınlığının ise düşük olduğu Yapı A’da
depasivasyon olasılığı çok hızlı bir biçimde
artmaktadır. İlk yirmi yıl içindeki depasivasyon, yani
donatıların korozyona başlaması olasılığı %50’ye
yakındır. Yapı B’de ise 100 yıl sonunda bile ancak
%30 olasılığa ulaşılmaktadır. Yeni yapılacak bir
yapıda donatı depasivasyonun kullanılabilirlik sınır
durumunu oluşturduğu kabul edilirse, ve bunun
için % 10 gibi bir sınır olasılık değeri kabul edilecek
olursa, Yapı A’nın bu olasılığa ulaşması yaklaşık 10
yıl gibi bir süre alırken, Yapı B için bu süre yaklaşık
55 yıl olarak elde edilmektedir. Kullanılabilirlik
sınır durumu için kabul edilen % 10 depasivasyon
olasılığının oldukça düşük bir değer olduğu
düşünülebilir ancak, yukarıda da belirtildiği gibi,
beton sınıflarının belirlenmesinde %7 veya %10 gibi
bir sınırlar kabul edilmektedir.
Donatıların depasivasyon olasılıklarını belirlemek
için yapılan modellemeler çeşitli kabüllere
dayanmaktadır (Şengül, 2011). Dolayısıyla bu
kabüllerin gerçek duruma yakın olması elde edilen
sonuçların güvenirliğini sağlayacaktır. Elde edilen
sonuçlar farklı alternatiflerin karşılaştırılması
olanağını sağlayarak en uygun çözümlerin
belirlenmesine imkan verir. Bu hesaplamalarda
betonlarda herhangi bir çatlak vb. olmadığı
varsayılmaktadır. Yukarıda da vurgulandığı gibi
paspayında çatlak vb. kusurların bulunması ise
halinde zararlı etkilerin beton içerisine çok daha
hızlı ve kolay bir biçimde taşınarak beton ve
içerisindeki donatı daha kısa sürede hasar görmeye
başlayacaktır.
Yapının her onarımında ilk yapımda kullanılmış olan
beton ile onarılacağı kabul edilirse, onarım sonrası
yaklaşık aynı sürelerde tekrar onarım gerekeceği
söylenebilir. Bu durumda Yapı A’nın 10 yıl arayla
onarılması, Yapı B’nin ise 50 yıl arayla onarılması
gerekli olacaktır. Dolayısıyla 100 yıllık br servis
ömrü elde edilebilmesi için Yapı A’nın toplam 10
defa, Yapı B’nin ise 2 defa onarılacaktır. Bu onarım
sayıları yapıların ilk yapımında kullanılan betonlarla
onarılması kabülüne dayanmaktadır. Ancak, bu
onarımlarda ilk yapımda kullanılan betonlara
göre daha geçirimsiz betonlar kullanılması
durumundaysa onarıma kadar geçen süre artacak,
buna bağlı olarak da belirli bir servis ömü boyunca
gerekli onarım sayısı da azalacaktır. Gerekli onarım
sayısının azalması ise yapının yaşam döngüsü
maliyetini düşürecektir. Onarım maliyetlerinin
Şekil 4. Farklı
özelliklerdeki iki yapı
için depasivasyon
olasılıklarının değişimi
23
makale