34

sayı 138/2016

17 Ağustos 1999 Marmara depreminin yarattığı 

yıkımın ve travmanın etkisi henüz geçmemiş, 

enkazlar kaldırılmamış, yaralar sarılmamışken, 12 

Kasım 1999 tarihinde Düzce, 7,2`lik bir depremle 

sarsıldı. 30 saniye süren depremde resmi kayıtlara 

göre, 845 insan yaşamını yitirdi, 5 bin insan 

yaralandı. 12 bin 939 bina, 2 bin 450 iş yeri yıkıldı 

ya da ağır hasar gördü. Acilen yıkılması gereken 

bina sayısı ise 3 bin 395 olarak belirlendi.

Açıkçası Marmara depreminden birkaç ay sonra 

meydana gelen yıkıcı deprem, geleceğe dönük 

kaygıları daha da artırdı. Umutsuzluk ve çaresizlik 

hali hakim oldu.

17 Ağustos depreminden sonra kayda değer bir 

adım atılamaması, “yara sarma”nın bile yeterince 

yerine getirilememesi 12 Kasım depreminin 

toplumsal etkilerini belirgin hale getirdi. 17 

Ağustos 12 Kasım`ı; 12 Kasım, 1 Mayıs 2003 

Bingöl depremini, Bingöl ise 23 Ekim 2011 Van 

depreminin adeta hazırlayıcısı gibiydi.

Her deprem sonrası aynı olumsuz tablonun açığa 

çıkması, ülkemizi birkaç gerçekle karşı karşıya 

bıraktı: Türkiye bir deprem ülkesiydi, mevcut yapı 

stokumuz sorunlar listesinin ilk sırasındaydı, 

deprem anına ve sonrasına ilişkin planlamamız 

bulunmuyordu.

1999 Marmara depremiyle 2011 Van depremi 

arasında geçen zaman zarfında, Düzce ve Bingöl 

depremlerini de yaşayan bir ülke olarak, sorunların 

tespit edilmesi ve çözümün üretilmesi, depremlerin 

yıkıcı etkisini azaltılması doğrultusunda önlem 

alınmayışının izahını yapmak elbette siyasi 

iktidarların sorumluluğundadır.

Meslek odalarının, üniversitelerin, bilim insanlarının 

sorumluluğu ise siyasi iktidarları uyarmak, 

kamuoyunu bilgilendirmek akılcı ve uygulanabilir 

çözümler önermek, mesleki uygulamaları 

denetlemek, mevzuat hazırlama süreçlerine aktif 

katılım sağlamaktır.

Bu doğrultuda yapılan çalışmalar yeterli olmamış, 

başlayan birçok çalışma da hedefine ulaşamadan 

bitirilmiştir. Dolayısıyla Türkiye, her depremden 

sonra aynı kaderi yaşamak, aynı sorunları tartışmak 

durumunda kalmıştır.

Son yüzyılda, defalarca doğal afet yaşayan, yüz 

binlerce insanını kaybeden bir coğrafyada bulunuyor 

olmak, başta siyasi iktidar olmak üzere her kesimin 

sorumluluğunu artırmaktadır. Eğer depremlere 

karşı gerekli önlemler alınmazsa, vicdani ve yasal 

sorumluluktan kurtulmak mümkün olmayacaktır.

Olası bir depreme ilişkin senaryoların bile ürkütücü 

olduğu bir kentte yaşıyoruz. Gerçekten de beklenen 

İstanbul depremi, hem kentimiz hem de ülke 

için büyük bir yıkım olacaktır. Başta yerel ve 

merkezi yönetim olmak üzere bu gerçeğin herkes 

farkındadır. Ancak gerçeğin farkında olmak sonucu 

değiştirmemekte, İstanbul “büyük trajediye” 

doğru hızla yol almaktadır. Buradaki temel soru, 

İstanbul`un depreme ne kadar hazırlıklı olduğudur. 

Ne yazık ki kentimiz depreme hazır değildir. Ne yapı 

stokunda iç rahatlatıcı bir iyileşme sağlanmıştır 

ne de deprem sonrasına dönük hazırlıklar olması 

gereken düzeydedir.

1999 depremlerinden sonra İstanbul`da belirlenen 

deprem toplanma alanlarının büyük bir bölümünün 

üzerinde AVM, konut projeleri vb. uygulanmış, 

açıkçası talan edilmiştir. Aynı şekilde yine aynı 

dönemde belirlenen deprem anında ve sonrasında 

kullanılacak acil ulaşım yolları yok edilmiştir. Bu 

tablonun ne anlama geldiği açıktır. Kentimiz, olası 

depremi, sağlıksız ve güvenli olmaktan uzak bir yapı 

stoku ile karşılayacak, afet sonrası karmaşa ve 

kaos kente hakim olacaktır.

Bu nedenle, 12 Kasım 1999 Düzce depreminin yıl 

dönümü vesilesiyle, depremde hayatını kaybeden 

vatandaşlarımızı saygıyla anıyor, İstanbul`un 

ihtiyacı olan düzenlemelerin bir an önce hayata 

geçirilmesini talep ediyoruz.

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak, 

toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirmeye ve 

mesleki bilgi birikimimizi İstanbul için kullanmaya 

hazır olduğumuzu kamuoyuna duyuruyoruz.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

İstanbul Şube Yönetim Kurulu

12 KASIM DÜZCE DEPREMİ: İLK DEĞİLDİ, SON DA OLMADI

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu tarafından,

12 Kasım 1999 Düzce depreminin yıldönümünde yapılan açıklama. 12 Kasım 2016

34

şubemizden