10

sayı 140/2017

Anayasa Değişikliği Referandumunda,

Ülkemiz, Halkımız, Cumhuriyet, Demokrasi, Laiklik İçin,

Meslek Alanlarımız ve Meslek Örgütlülüklerimiz İçin “Hayır” Diyeceğiz

Bağlı 24 Odası ve yarım milyonu aşan mimar, 

mühendis, şehir plancısı üyesi bulunan Türk 

Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 44. Dönem İkinci 

Danışma Kurulu’nu, 11 Şubat 2017 Cumartesi 

günü, “Anayasa Değişikliği ve Referandum Süreci” 

gündemi ile Ankara’da toplamıştır.

Danışma Kurulumuz, OHAL Kararnamelerinin 

Anayasa, Meclis ve yargının üstünde fiili bir konum 

edindiği, toplumsal muhalefetin baskı ve şiddetle 

sindirilmeye çalışıldığı, basın-yayın organlarının, 

derneklerin kapatıldığı, gazetecilerin, belediye 

başkanlarının, milletvekillerinin cezaevlerine 

kapatıldığı, aralarında yöneticilerimizin ve 

üyelerimizin de bulunduğu ilerici, demokrat kamu 

çalışanlarının, ülkemizin beyinleri olan öğretim 

görevlilerinin bütün özlük hakları ellerinden alınarak 

işten atıldığı koşullarda toplanmıştır. 

Danışma Kurulumuz, ülkemizin içinde bulunduğu 

süreci; Saray-AKP iktidarının siyasal sistem ve rejim 

değişimini, Anayasa ve hukuk ihlalleriyle, ülkemizi 

ve halkımızı kaosa, krize, çatışmalara yönlendirdiği 

bir süreç olarak değerlendirmektedir. 

İçinde bulunduğumuz anayasa değişikliği 

referandum süreci, dünyadaki ve Türkiye’deki 

anayasa yapım süreçlerinden, anayasal gelenek 

ve birikimlerden, anayasal devlet anlayışından 

tamamen kopuktur.

Sistem-rejim değişimini içeren anayasalar, belirli bir 

toplumsal meşruiyeti temsil eden Kurucu Meclisler 

tarafından yapılır. Önümüzdeki değişiklik istemi 

ise, böylesi bir toplumsal taban meşruiyetinden 

tamamen yoksundur.

İktidarların yetkilerinin sınırlandırılması, egemenliğin 

kayıtsız koşulsuz halkta/ulusta olması ve kişi ya 

da kişiler tarafından değil seçimler ve temsil esaslı 

organlar ve kurullar tarafından, dahası yasama-yargı-

yürütme erklerinin kuvvetler ayrılığı ilkesi içinde 

kullanılması gerekliliklerinden yoksundur.

Bu teklif çoğunluğu elinde bulundurduğunu 

düşünen iktidar partisinin rejim değişikliği 

ve tek kişi diktasını dayatmaktadır. Partili 

Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen kişilerin 

milletvekili, bakan, Cumhurbaşkanı yardımcısı 

olacağı, Cumhurbaşkanına Meclisi feshetme, 

bütçe hazırlama, kararname çıkarma, HSK ve AYM 

üyelerini, büyükelçileri, üst düzey kamu yöneticilerini 

atama, milli güvenlik politikalarını belirleme yetkisi 

tanıyan anayasa değişikliği teklifi, özetle bir dikta 

rejimi getirecektir.

Yürütme güçlerinin tek kişide toplanmasının, uzak 

tarihteki örnekleri mutlakiyetçi, otokratik rejimler; 

yakın tarihteki örnekleri ise faşist rejimler olmuştur.

Hazırlık sürecinde halkın, anayasa hukukçularının, 

baroların, üniversitelerin, özerk meslek kuruluşları 

ve demokratik kitle örgütlerinin görüşü alınmamış, 

oylanması sırasında Meclis İç Tüzüğü’ndeki gizli oy 

esası açıkça ihlal edilmiştir.

Ülkemizde OHAL koşullarında Anayasa değişikliği ilk 

kez yaşanmamaktadır. 1982 Anayasası da benzer 

şekilde sıkıyönetim koşullarında hazırlanmış ve 

halkoyuna sunulmuştur. Yüzde 92’lik bir oran ile 

çoğunluğun onayladığı 82 anayasası temel hak ve 

özgürlüklerin yok edildiği bir baskı döneminde kabul 

ettirildiğinden dolayı toplum nezdinde hiçbir zaman 

meşruiyet kazanamamıştır.

Gelecek kuşakların iradesini ipotek altına alacak 

ve Türkiye’nin kaderini belirleyecek bu Anayasa 

değişikliği teklifi, yürürlükteki Anayasa’nın büyük 

ölçüde askıya alındığı, özgürlüklerin yasaklandığı 

ve fiilen kullanılamadığı, toplumsal kutuplaşmanın 

tırmandırıldığı ortam ve koşullarda referanduma 

sunulmaktadır.

Görsel ve yazılı basın denetim altındadır. İletişim 

özgürlüğü temelinde örgütlenmesi ve hizmet 

vermesi gereken medya, yalnızca anayasa 

10

referandum