46

sayı 140/2017

içeriğini öğrenme imkânı bulamamış, değişikliğin 

hazırlanışına katılım sağlanması mümkün 

olmamıştır. Meclis İç Tüzüğü’nün gizli oy ilkesi 

gözler önünde ihlal edilmiştir.

Referandumun yapılacağı koşullar son derece 

antidemokratiktir. Muhalefeti etkisiz bırakmaya 

yönelik olarak, Olağanüstü Hal ve OHAL 

Kanun Hükmünde Kararnameleri referandum 

süreci üzerinde ciddi bir baskı aracı olarak 

kullanılmaktadır. “Hayır” diyenlerin polis şiddeti 

gördüğü, “terörist” olarak itham edildiği, yurttaşları 

ayrıştıran, din, mezhep, etnik köken, siyasi görüş ve 

yaşam biçimi üzerinden kutuplaşmaya yönlendiren 

bir atmosfer söz konusudur.

Genel olarak bu koşullarda yapılacak bir Anayasa 

değişikliğinin demokratik olmadığı ve olamayacağı, 

1982 Anayasası gibi meşruiyet kazanamayacağı 

açıktır. Hazırlanışı ve sunuluşunun sorunlu 

olmasının yanı sıra değişiklik paketi halkın iş, aş, 

sosyal güvence, mutlu, huzurlu yaşam ve demokrasi 

taleplerini içermemektedir. Oysa, Anayasalar 

toplumların bir arada yaşamalarını sağlayan, 

hatta mutlu bir şekilde yaşamalarını sağlayan 

sözleşmelerdir.

Bu Anayasa değişikliği ile yaratılmak istenen; 

yasama ve yürütme erklerini doğrudan 

Cumhurbaşkanı’nda birleştirip, yargı erkini de 

bütünüyle Cumhurbaşkanı’na bağlamaktadır. Bu üç 

kuvvetin tüm yetkilerini mutlak şekilde tek adamda 

topladığı gibi parti genel başkanı ve devlet başkanı 

sıfatlarını da “tek adam” bir arada yürütmektedir. 

Bu durum “tek adam” rejiminin otoriter karakterine 

bağlı olarak demokrasiye ve demokratik teamüllere 

aykırıdır. Böyle bir sistemin dünyada bir örneği de 

bulunmamaktadır.

OHAL koşullarında Anayasa değişikliğine gitmenin 

ve referandum yapmanın ulusal ve uluslar arası 

evrensel hukuk kuralları ve siyaset biliminin temel 

ilkeleri ile hiçbir şekilde uyumlu olmadığı gibi; 

biçimi, içeriği, içerisinde bulunduğumuz koşullar ve 

propaganda yapmadaki eşitsizlik nedeniyle de ciddi 

bir meşruiyet sorunu vardır.

Anayasalarda olması gereken; kuvvetler ayrılığı, 

yurttaşların ifade, basın, yayın, örgütlenme 

özgürlüğü gibi tüm temel hak ve özgürlüklerin 

güvenceye alınarak, egemenliğin organlar 

aracılığıyla temsil edilmesi ve iktidarların yetkilerinin 

sınırlandırılması gibi temel özelliklerden uzaktır.

Bu anayasa değişikliği, içerik olarak aslında 

tek adam rejimini amaçlamaktadır. Partili 

Cumhurbaşkanı olarak milletvekillerini belirleyecek, 

Meclisi feshedebilecek, kararnameler, yönetmelik, 

genelgeler ile yasama ve yasa alanını daraltacak 

bir değişiklik istenmektedir. Cumhurbaşkanı ülkeyi, 

Meclis dışından atayacağı yardımcılar ve bakanlarla 

yönetecek, iç ve dış politikayı belirleyecek, ülkenin 

merkezi bütçesini hazırlayacak, neredeyse ömür 

boyu yargı önünde hesap vermekten uzak olacaktır.

İnşaat Mühendisleri Odası 45. Dönem 3. Danışma 

Kurulu, Anayasa’da yapılacak olan böylesi bir 

değişikliğin, demokrasi ve özgürlükler açısından 

hiçbir ilerleme sağlamayacağı gibi var olan 

demokratik kazanımları ve parlamenter rejimi de 

yok ederek “tek adam” rejimi yaratacağının altını 

kalın çizgilerle çizmiştir.

Bu nedenle, 16 Nisan tarihinde yapılacak 

olan Referandumda “HAYIR” diyeceğimizi, 

meslektaşlarımızın ve halkımızın bilgisine önemle 

sunuyoruz.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

45. Dönem Danışma Kurulu

İHRAÇ EDİLEN AKADEMİSYENLERİN YANINDAYIZ / 

9 Şubat 2017

Anayasa değişikliği referandumunun ülke 

gündeminde önemli bir yer tuttuğu bu dönemde, 

“Halka yönelik değil, devlete yönelik” söylemleriyle 

ilan edilen OHAL, temel hak ve özgürlüklerin 

ortadan kaldırıldığı, ifade özgürlüğünün yok sayıldığı, 

toplumun ilerici kesimlerine dönük saldırıların arttığı 

bir süreç haline dönüştürülmüştür.

Yayımlanan KHK’larla bir yandan yolcu ve eşya 

taşımalarında kullanılan araçlarda kış lastiği 

kullanılması, seçim döneminde TV kanallarının 

YSK’nin denetiminden çıkarılması gibi OHAL 

ile alakası olmayan düzenlemelerle tek adam 

rejiminin provası yapılırken; bir yandan da yıllardır 

eğitimin dinselleştirilmesine, ticarileştirilmesine, 

cinsiyetçi ve ayrımcı politikalara direnen, laik-

bilimsel-demokratik ve anadilinde eğitimi savunan, 

emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürüten 

akademisyenler üniversitelerden ihraç edilmektedir.

OHAL süresince yapılan tüm uygulamalar; açığa 

alınanların ve KHK’lar ile görevlerinden ihraç 

edilenlerin yaşadıklarının tamamı, temel hukuk 

normlarına dahi uymamaktadır.

TMMOB İstanbul İl Koordinasyonu olarak, 

aralarında TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul 

Şube Yönetim Kurulu üyelerinin de bulunduğu 

ihraç edilen akademisyenlerle dayanışma içinde 

olduğumuzu ve sürecin takipçisi olacağımızı bildirir, 

üniversitelerinden ve öğrencilerinden uzaklaştırılan 

tüm bilim insanlarının dilerlerse TMMOB binalarında 

derslerine devam edebileceklerini kamuoyuna 

saygıyla duyururuz.

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu

46

şubemizden