28

sayı 146/2018

seçilerek geldik. 1955 kuruluş 

döneminde şube için bir yere 

ihtiyacımız vardı. Yer aradık. 

Gümüşsuyu’nda bir apartmanın 

zemin katını kiraladık Akun 

Apartmanı kalmış hatırımda. 

Alman konsolosluğunun 

karşısındaydı. Bulabildiğimiz 

yerlerden ucuz masalar, 

iskemleler vb. gibi eşyalar aldık. 

Orada çalışmalarımızı yürütmeye 

başladık. 

HNÇ- O dönemde sizi meşgul 

eden başlıca sorunlar nelerdi 

hocam?

İA- Öncelikle mühendis-yüksek 

mühendis çekişmesi vardı. İkinci 

olarak mimar -inşaat mühendisi 

çekişmesi vardı. İkisi de haksız, 

ikisi de gereksiz şeylerdi. 

Mimarlarla olan çekişmede 

mimarlar diyor ki; “Mimari projeyi 
biz yapıyoruz. Öyleyse betonarme 
projesine de elektrik projesine 
de imzayı biz atarız”.
 Biz de 

İnşaat Mühendisleri Odası olarak 

diyoruz ki “Betonarme projeye 
inşaat mühendisleri imza atar. Siz 
atamazsınız”.
 Ama bizim inşaat 

mühendisleri de mimarlardan geri 

kalmıyor. “Mimari proje dediğin 
nedir, ben de çözerim diyor, çiziyor 
imzasını da atıyor”.
 Böyle şeylerle 

uğraştık. Bir de imzacılar vardı ve 

epeyce de fazlaydı.

HNÇ- İmzacılar bugün de varlar 

hocam.

İA- Bazı tespitler yaptık 

o sıralarda, bir kişi fenni 

mesuliyetini alıyor. Fenni 

mesuliyet demek biliyorsunuz 

şantiyeye gidecek görecek, 35 

tane fenni mesuliyet. Değil oraya 

gitmek, yerini bilmiyor. Bürosu 

da yok, Aksaray’da bir kahvede 

oturuyor, orada imzaya getiriyorlar 

projeyi, atıyor imzayı gidiyor. 

Bunları engellemeye uğraştık, 

ciddi olarak. Sorumluluklarını 

yapsınlar diye. Sonra zorunlu 

olarak üye kaydı için uğraştık. 

Dedik ki: “Üyelerimiz olursa 
biz ancak ayakta kalabiliriz”.
 

İstanbul’a üye kaydı kolay oldu 

tabii nispeten, İstanbul’a herkes 

geliyor. Nasıl olsa gelirim bir 

gün diye de İstanbul Şubesinde 

bir hayli üyemiz oldu, öyle bir 

gelişme yoluna girdik, ama 

yönetim kurulu içerisinde yine 

mühendis-yüksek mühendis 

çekişmesi devam ediyordu. 

Onlara mümkün olduğu kadar 

uzlaşarak hareket ettik.

HNÇ- O dönem İTÜ’nün dışında 

mühendis çıkaran yerler neresiydi 

Hocam?

İA- Bu problemli olanlar daha 

çok fen tatbikat mektebinden 

gelenler bir kurstan geçmişler 

ve mühendis unvanı verilmiş. 

Al şu projeyi yap diyorsun. 

Yapamıyor. Bir de mühendis 

yetiştiren teknik okul vardı. Onlar 

iyi, mühendis yetiştiriyorlardı, 

bugün de yetiştiriyorlar. Dört yıldı 

bunlar. Yıldız 4 yıldı, doğru dürüst 

mühendisti onlar, ama öbürleri 

öyle değil, zaten Yıldız’dan değil, 

problem öbürlerinden çıkıyordu.

HNÇ- Öbürü mühendis 

yetiştirmiyor aslında.

İA- Evet, mühendis stilinin 

arkasına sığınıp ben mühendisim 

diyor. İyi, ama yap, hiçbir şey 

yapamaz, ama sadece didişir.

HNÇ- Günümüze geldi onlar 

Hocam, bugün de işte teknik 

öğretmen okulu, yüksek tekniker 

vb.lerine mühendis unvanı 

veriliyor.

İA- Tamam, onu söyleyeceğim 

ben de, bizim odada soruyorlar, 

ben oraya yazdım. Vaktiyle 

tekniker okullarının eksiklerini 

tamamlayarak mühendis okulu 

haline gelmesiydi problem. Yani 

öbürleri bir kurstan geçirip, bir 

gruba vermek, o zaman biter, 

ama burada devamlı olsun 

istiyor. Tekniker okulu mezunu iki 

senelik, iki sene daha okusun, 

mühendis olsun veya bir sene 

daha okusun, mühendis olsun, 

böyle şeylerdi. Hesaplıyorlar 

şimdi, mühendis mektebinde 44 

saat matematik varmış, bizimki 

40 saat, demek ki 4 saat daha 

yapsak tamam... Milli Eğitim 

Bakanlığı bunlarla başa çıkamadı, 

bir toplantı yaptı Ankara’da 

‘müsteşarlar düzeyinde yapılacak 

toplantıya katılmanız’ diye 

üniversitelere de geldi. Üniversite 

beni görevlendirdi, gittim. 

Ortadoğu’dan da Korkut ÖZAL 

geldi. O tarihte daha bakan da 

değildi, 60’lı senelerdi, 68-69 

belki.

İsmet Paşa Kız Enstitüsü 

Sıhhiye’den Ulus’a doğru 

gelirken orada büyük bir binadır. 

Onun salonunda öyle masaları 

koymuşlar, daha çok teknikerler 

arka arkaya yığılmış tekniker 

liderleri, bize bir masa verdiler, 

Korkut ÖZAL’a bir masa verdiler. 

Bakanlıklardan müsteşarlar geldi, 

onlarla konuşuluyor. Korkut ÖZAL 

da, ben de aynı şeyleri söyledik. 

Dedik ki: “Böyle kapalı devre okul 
olmaz, tekniker olacak ve yalnız 
teknikerlerin devam edeceği böyle 
üçer saat tamamlayıcı derslerle 
mühendis olacak, böyle şey olmaz. 
Eğer bunlar kabiliyetliyse, gelsin 
mühendis mektebine, intibakları 
yapılsın oraya girsinler”
 dedik. 

Çok kızdılar bize teknikerler.

HNÇ- Onlar hep dernek olarak 

örgütlü çalıştılar, hep çalıştılar.

28

söyleşi