14
sayı 149/2018
edilmesi güvenli olmaktan uzak binaların, kaçak
inşa edilen bölümlerin mevcudiyetini koruyacağını
göstermektedir.
Yine malum olduğu üzere 2 Mayıs 2018’de Yapı
Ruhsatı Formu Standardı yayınlandı. Buna göre yapı
ruhsatlarında bulunan mühendis imzası kaldırıldı.
Bu düzenlemenin izahı açıktır: Mühendislik hizmeti
almadan yapı üretimi devam edecektir.
Eş zamanlı olarak devreye alınan imar affı ve
yapı ruhsatı formu değişikliği, yapı denetiminde
zafiyet oluşmasına neden olacak, üretim sürecinde
denetimsizliği adeta teşvik edecektir. Yapı üretim
sürecinden mühendisleri yapı üretim sürecinin
dışına iten, mühendisliği önemsizleştiren
uygulamanın olası sonuçlarını tahmin etmek zor
değildir.
Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de kamuoyu, yapı
üretiminin zaaflı yönlerinden arındırılması, ihtiyaca
dayanarak gerekli mevzuat değişikliklerinin
gerçekleştirilmesi, mühendislik uygulamalarının
denetlenmesi ve niteliğinin artırılması yönünde
beklenti içindedir. İfade edilmelidir ki, beklentinin
karşılık bulmaması bir yana, mühendisleri denetim
dışına çıkartan, meslek odalarının denetim
kanallarını daraltan, mühendisliği önemsizleştiren
uygulamalar nedeniyle geleceğe dönük kaygılar
çoğalmaktadır.
Şu nokta açık ve nettir: Mühendislik
uygulamalarının niteliği yükseltilmez, yapı
üretiminin her aşaması sağlıklı denetime tabi
tutulmaz, barınma kavramına rant penceresinden
bakılmaya devam edilirse Sütlüce, Ümraniye ve
benzeri olaylarla karşı karşıya kalacağımız açıktır.
Sütlüce’dekine benzer sayısız binanın olası bir
İstanbul depreminde nasıl tepki vereceği ise içinde
bulunduğumuz vahamete işaret etmektedir.
Basınımızın Değerli Çalışanları,
Değerli Meslektaşlarım,
Güvenli olmaktan uzak ve korunaksız bir hayatımız
var. Barındığımız yapıların ne zaman ve ne
şekilde yıkılacağı bilinmiyor. Depremde ne tepki
vereceği tam bir muamma. Ülkemiz tarihinde
Sütlüce örneğinde olduğu gibi, Diyarbakır Hicret,
Konya Zümrüt apartmanı faciaları yer alıyor. Ve
ne yazık ki kamu erki gerçekleri yok sayarak
sorunları çözebileceğini düşünüyor. Karşı karşıya
kaldığımız her afette kamu erkinin bu yaklaşımı
gerçeğin duvarına çarpıp dağılıyor. Ancak bedeli
ağır oluyor. Son yüz yılda 100 binden fazla
insanını depremlerde kaybeden bir ülkenin
inşaat mühendisleri olarak içinde bulunduğumuz
çaresizliği, mesleğimizin bilimsel ve evrensel
kabulleri doğrultusunda kamuoyu oluşturarak
gidermeye çalışıyoruz.
Basın açıklamamıza katıldığınız için sizlere
teşekkür ediyor, şube yönetim kurulu adına saygılar
sunuyorum.
Nusret SUNA
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Başkanı
14
basın toplantısı - rapor