23

sayı 149/2018

tebliğ

Geleceği Kazanmanın Anahtar Kavramı: Yapı 

Denetimi

Riskli binaların güçlendirilmesine dönük çalışmalar 

mevcut duruma bir müdahaledir ve haliyle bugünle 

ilgilidir. Ancak yapı denetimi sadece bugünü 

değil geleceği ilgilendiren bir kavramdır; geleceği 

kazanmanın anahtarıdır. 

Yapı Denetimi, zemin seçiminden başlayarak 

zemine uygun projeyi, projeye uygun imalatı, nitelikli 

malzeme kullanımını, çevre güvenliğini, estetiği, 

garanti süresini, yani üretim sürecinin hemen her 

aşamasını kapsamaktadır.

Deprem riski az olan, kaçak yapılaşmanın 

görülmediği ülkelerde bile yapı denetim kavramı, 

üretim sürecinin vazgeçilmezi olarak görülüyorsa, 

bir deprem ülkesi olan Türkiye’de yapı denetimi 

sisteminin hâlâ zaaf ve sorunlarla bir anılmasını 

kabullenmek mümkün değildir. 

Bilindiği gibi 2001 tarihli 4708 sayılı Yapı Denetim 

Yasası sadece 19 ilde uygulanmış, bu zaman 

zarfında gerek yasada, gerekse ilgili yönetmeliklerde 

defalarca değişiklik gerçekleştirilmiş, 2011`den 

başlamak üzere yasa bütün ülkede uygulamaya 

alınmıştır. 10 yılı aşkın deneyime rağmen, 

sorunların varlığını sürdürmesi asıl tartışmanın 

yasanın özüne dönük olmasıyla ilgilidir.

Yasanın özüne dair iki itiraz noktamız bulunuyor. 

Birincisi özel firmalar aracılığıyla yürütülüyor olsa 

da, yapı denetimi öz itibariyle bir kamu hizmetidir. 

Bugün sistemin kamusal yönü ne yazık ki etkili 

değildir ve yapı denetimi gibi önemli bir kavram, 

piyasa ilişkilerinin inisiyatifine bırakılmıştır. İkincisi 

ise yüklenici ile yapı denetim firması arasındaki 

ücret ilişkisi sağlıklı bir denetim yapılmasına 

engeldir. Yapı denetim firması ücret aldığı işvereni 

denetlemekle yükümlüdür ki bu denetimin ruhuna 

uygun değildir. Dolayısıyla bu ilişki yeniden tarif 

edilmeli ve yasada gerekli değişiklikler yapılmalıdır. 

Şu noktanın kamuoyu tarafından anlaşılması 

gerekmektedir. Yapı denetiminin sağlıklı ve işlevsel 

olduğu bir sistemde Sütlüce’deki facia yaşanmaz, 

binalar depremde ayakta kalır, can ve mal güvenliği 

azami ölçüde korunur.  

Kentsel Dönüşüm Kavramı

Kentsel dönüşüm kavramının ilk kez yoksul ve 

az gelişmiş ülkeler için kullanılması tesadüf 

değildir. Çünkü söz konusu ülkelerdeki kentlerde 

kaçak yapılaşma yoğundur ve özellikle kent 

yoksullarının yaşadığı bölgelerdeki yapılar güvenli 

olmaktan uzaktır. Kavramın, neoliberalizmin kent 

politikalarının odak noktasına alınması ise ulusal 

ve uluslararası büyük sermaye gruplarının kentsel 

değerleri ranta dönüştürme beklentisi nedeniyledir. 

Yoksullar mahallelerinden, sosyal yaşam 

alanlarından koparılarak kentlerin dışına çıkarılmalı, 

kent merkezleri mega AVM’ler, üst gelir gruplarına 

yönelik lüks konut projeleri için düzenlemelidir.  

Takip edildiği üzere, ülkemizdeki kentsel dönüşüm 

süreci, kavramın kuramsal çerçevesine uygun 

seyretmektedir. Her ne kadar deprem tehlikesi 

üzerinden toplumsal meşruluğu sağlansa da, 

kentsel dönüşüm projelerinin rant değeri yüksek 

bölgelerden başladığı sır değildir. Bu tespit bizlerin 

değil bizzat Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerine 

aittir. İşin doğrusu sorun tam da buradan 

kaynaklanmaktadır. Geçen dönem bakanımız 

Mehmet ÖZHASEKİ, kentsel dönüşüm projelerinin 

doğru olduğunu ancak yoğunluk artışına gidilerek 

yeni kentsel rezaletlerin ortaya çıktığını, projeler 

bağlamında rant savaşlarının yaşandığını itiraf 

etmiştir.

Kentsel dönüşüm projelerinin rant değeri 

yüksek bölgelerden başladığına dair gözlem ve 

tespitleri doğrulayan bir başka açıklama da Japon 

Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) tarafından yapıldı. 

Ajansın tespit ettiği riskli alanlarla Bakanlığın tespit 

edip kentsel dönüşüm başlattığı riskli alanlarının 

yüzde 73 oranında örtüşmediği ortaya çıktı. 2. 

ve 3. derece deprem kuşağında bulunan Esenler, 

Gaziosmanpaşa, Bağcılar, Sarıyer gibi bölgelerde 

yoğun şekilde kentsel dönüşüm projeleri hayata 

geçirilirken, 1. derece deprem kuşağında bulunan 

Beylikdüzü, Bakırköy, Bahçelievler, Zeytinburnu, 

Fatih, Ümraniye, Ataşehir, Maltepe, Sancaktepe, 

Tuzla, Pendik gibi ilçelerde az ya da hiç proje 

olmaması manidardır. Örneğin, Armutlu Mahallesi 

riskli bölge olmamasına rağmen, ranta açık konumu 

23

17 ağustos anma etkinlikleri