24

sayı 149/2018

itibariyle öncelikle kentsel dönüşüm kapsamına 

alınmıştır.

İşin ilginci ÖZHASEKİ’nin yoğunluk artışına paralel 

olarak İstanbul nüfusunun iki katına çıkma 

ihtimaliyle ilgili kaygılarını dile getirmesidir ki, 

bileşeni olduğu siyasi iktidarın, sadece İstanbul’un 

değil bütün bir Marmara ve Trakya bölgesinin nüfus 

yoğunluğunu görülmedik oranda artıracak olan 

Kanal İstanbul projesinin planlayıcısı olduğunu 

hatırlatmak isteriz. 

Önemli deprem kuşaklarının üzerinde bulunan ve 

dünya ölçeğinde deprem riskli kentler sıralamasında 

ilk 10’da yer alan İstanbul’a, mevcut sorunlar 

çözülmeden yeni bir İstanbul daha ekleyecek 

projenin, iklim, doğa koşullarıyla birlikte İstanbul’un 

sonunu getirecek kadar vahim bir hata olduğunu 

belirtmek gerekmektedir.

Rant odaklı kentsel dönüşüm projeleri dışında 

yapıların depreme güvenli hale getirilmesine dönük 

bir projesi olmayan iktidarın, sürecin tamamlanması 

için hâlâ 20-25 seneye ihtiyaç olduğunu açıklaması 

ise can güvenliğine dair dramatik bir çaresizliği 

ifade etmektedir.

Olası bir İstanbul depreminde yaşanacak can 

kayıplarının sorumluluğu hiç şüphe yok ki, kentsel 

dönüşüm projelerini rant değeri yüksek yerlerden 

başlatanların, kavramın “gayrimenkul geliştirme” 

olarak anılmasına neden olanların omuzlarında 

olacaktır.

İnşaat Mühendisliği Eğitimi Nitelikli Değildir

İnşaat mühendisliği, her zeminde ve her 

koşulda güvenli, sağlıklı, nitelikli yapı üretiminin 

başarılabileceğini uygulamalarla kanıtlamış bir bilim 

dalıdır. 

Mesleki niteliği arttırmanın yolu eğitimin de 

niteliğinin arttırılmasıdır. Ne yazık ki ülkemizde 

eğitim sorunludur, sıkıntılıdır. Altyapı, fiziki koşullar, 

eğitim bütçesi, öğrenci-öğretmen/öğretim üyesi 

oranları, ezbere dayanan sistem, müfredat ile hayat 

arasındaki açı, öğrencilerin araştıran, sorgulayan 

yönünü törpüleyen bir tarz, eğitim niteliğini aşağıya 

çekmektedir. 

Popülist yaklaşımla her ilde üniversite açılmış, 

gecekondu tabir edilen üniversitelerdeki eğitimin 

niteliği her zaman kuşku yaratmıştır. Birkaç köklü 

üniversite hariç eğitimin büyük olanaksızlıklar içinde 

olduğunu söylemek gerekmektedir. Ne derslikler ne 

laboratuvar ortamları ne de kütüphane olanakları 

yeterlidir. Staj deyim yerindeyse adet yerini bulsun 

diye yapılmaktadır. Teknik gezilerin işlevsel ve 

öğretici olduğunu ve yeterli sayıda gerçekleştirildiği 

söylemek zordur. Görerek, öğrenerek, deneyerek, 

uygulayarak eğitimi tamamlamak yerine geçer not 

almak yeterli görülmektedir. 

Laboratuvar olanaklarından yeteri kadar 

yararlanamadan eğitimini tamamlayan genç bir 

mühendisin örneğin, kaliteli hazır beton üretimi, 

kolon ve kiriş dayanımı, zeminin fiziksel ve 

mekanik özellikleri gibi temel konularda yetersizliği 

mesleki süreç başladığında açığa çıkmaktadır. 

Kaldı ki ülkemizde meslek içi eğitime de gerekli 

önemin verilmediği de düşünüldüğünde, niteliksiz 

mühendislik uygulamalarıyla, mesleki etik anlayışa 

uymayan davranışlarla karşılaşmak şaşırtıcı 

olmamaktadır. Elbette bu durumun sorumlusu 

öğrencilerimiz değil, sistemin kendisidir.

Yeterli eğitim alamadan mesleğe başlayan 

gençler, sağlıksız koşullarda, düşük ücretlerle 

çalışmakta, tam bir emek sömürüsü ile karşı 

karşıya kalmaktadır. Genç mühendis, mesleği 

itibarsızlaştıran, önemsiz kılmaya çalışan mevzuat 

değişiklikleri de devreye girince mesleki soğuma 

duygusu ile baş başa kalmaktadır.

Her yıl yaklaşık 10 bin genç mühendis mesleğe 

adım atmakta haksız rekabet koşulları, mesleki etik 

ilkeleri törpüleyen piyasa ilişkilerinin basıncıyla yapı 

üretim sürecindeki yerini almaktadır.

Israrcıyız Ve Asla Vazgeçmeyeceğiz

İnşaat Mühendisleri Odası ve özelde de İMO 

İstanbul Şubesi kurulduğu tarihten bu yana 

deprem tehlikesine ve yapı denetimine dikkat 

çekmiştir. 1999 depremlerinden sonra konu ile ilgili 

çalışmalarını artan bir ivme ile hayata geçirmiştir. 

Şubemiz inatla ve ısrarla konuyu gündemde 

tutmaya çalışmış, kritik soruları sormaktan hiçbir 

zaman vazgeçmemiştir.

1999 depremlerinden sonra, deprem ve deprem 

önlemleri konu başlığı ile merkezi düzeyde 

gerçekleştirilen hemen bütün çalışmalara 

üniversiteler, meslek odaları katılmış, düzenlenen 

bilimsel etkinliklere katkı sunmuştur. Deprem 

sonrası hasar tespit çalışmalarından mevzuat 

hazırlama süreçlerine kadar geniş yelpazeye 

yayılan konular bağlamında, mühendisler, bilim 

çevreleri bilgi birikimini kamusal sorumluluk gereği 

paylaşmaktan imtina etmemiştir.

24

17 ağustos anma etkinlikleri