4

sayı 149/2018

ÇORLU DEMİRYOLU OLAYININ ARDINDAKİ

GERÇEK SORUN GÖRÜLMELİDİR ARTIK… 

...................................................

Çorlu’da ki demiryolu olayında 

24 can aramızdan ayrıldığında 

8 Temmuz 2018’di. “Tren 

kazası” demeye dili varmıyor 

insanın. Kaza kavramına 

açıklık kazandırmaya çalıştım. 

Sözlüklerde, istediğim anlamda 

net tanımlar yok. Kişisel olarak 

kazanın öngörülemeyen ya da 

bilimsel olarak belirlenemeyen 

nedenlerle ortaya çıkabileceğini 

düşünüyorum. TCDD’nin “Emniyet 

Sistemi El Kitabı”nda(1) “Kaza/

Olay İncelemesi…” konu 

başlıklarından biri, ancak ne 

“kaza” ne de “olay” tanımı yok. 

Yine TCDD’nin “TCDD Hat Bakım 

El Kitabı-Altyapı Bölüm 1”(2) 

belgesinde “Hadise” kavramı 

tanımlanıyor: ”Bir kazaya neden 

olan veya kazanın meydana 

gelme olasılığını arttıran plansız, 

kontrolsüz olayı ifade eder”. 

“Kaza” ve ”olay” kavramlarına 

birlikte, iç içe tanım getiriliyor…

Buna göre, yaptığınız plansız, 

kontrolsüz işler sonucunda 

insanlar ölür, yaralanırsa bunun 

adı “kaza” olacak. Tam da bunu 

düşünerek Çorlu olayına ve 

benzerlerine “kaza” demeye dilim 

varmıyor. 

Bu yazı kaleme alınırken 8 

Temmuz 2018’de meydana 

gelen vahim bir olaydan sonra 

iki ay gibi bir süre geçmişti. Ve 

olay çoktan unutulmuştu. Araya 

Ordu’daki, bilimi hiçe saymanın 

ve doğayla zıtlaşmanın sonucu 

olan sel âfeti girince Çorlu olayı 

iyice unutuldu. Hoş, “Ordu sel 

felâketi” de geçmişte kalmış bir 

olay artık...

Dere yataklarına yapılmasına izin 

verilen binalarda bodrum katında 

boğulanlardan Çorlu tren olayına 

ve Ordu’daki su taşkınlarına kadar 

yaşadığımız bir çok olay var. Bazı 

yöneticiler tarafından bu olayların 

mevcut standartlarda belirtilen 

sınırları aşan, beklenmeyen 

yağışlar sonucu meydana geldiği 

savı ileri sürülmüştür. Ama bu 

savın ardından çevre ile ilgili 

gerekli duyarlılık gösterilmiyor. 

Karşılaştığımız, fakat bir 

çok gelişmiş ülkede benzeri 

yaşanmayan, yani yaşamımızın 

kaçınılmaz gerçeği olmayan bu 

olaylardan kurtulmanın çarelerini 

bulmalıyız. Bu amaçla, mazeret 

üretmeye dönük kafa yormaktan 

vazgeçip, yalnız ve yalnız bilimin 

ışığında çözüm üretmek için 

aklımızı kullanmak zorundayız. Bu 

yaklaşımı ilke bellediğimiz zaman 

görülecektir ki, yaşadığımız 

bir çok acı olay hiçbir şekilde 

kaderimiz değildir. 

Bu girişin konuyu çok dağıtmış 

olduğu düşünülebilir. Ancak 

dağınık gibi gözüken konuların 

hepsinin ortak bir yanı var. Bu 

da aklımızı kullanarak bilim 

yolunda yürümemiz durumunda 

sorunlardan kurtulabileceğimiz, 

aksi halde yaşamımızın can 

yakan sorunlarla cebelleşmekle 

geçeceği gerçeği… 

Mazeretlere sığınan,  olayları 

geçiştirici, kolaycı yaklaşımlar 

dünyanın en güvenli ulaştırma 

türü demiryolunu kazalarla 

konuşulur hale getirmiştir. Bu 

olaylarla demiryolunun güvenliği 

konusunda kuşku yaratılması 

demiryoluna büyük haksızlıktır. 

Neredeyse metro sıklığıyla günde 

yüzbinlerce yolcu taşıyan ve 

bugüne kadar hizmet sunduğu 

yolcu sayısı milyarları bulan 1964 

yılında işletmeye açılmış Tokyo-

Osaka arasındaki Şinkansen 

hattı, hiç kimsenin burnunun 

kanamadığı, olağanüstü güvenlikli 

bir ulaştırma sistemi örneği 

olmuştur. Elbette bu örnek tek 

değil, ancak en çarpıcı olanıdır. 

Çünkü hat bilimsel gereklere 

uygun olarak ve buna bağlı 

kurallara göre gerekli disipline 

uyarak yapılmış ve işletilmiştir. 

Çorlu Demiryolu Olayının Anlama 

Çabası

Demiryolu olaylarında, çok 

bileşenin ve etkeninin birlikte 

rolleri olabilir. Çorlu olayında 

da öyle… Hat altyapı ve 

üstyapısından, taşıttan, 

sinyalizasyona, insan kaynağına, 

işletme kurallarına kadar 

bileşenler ile hız başta olmak 

üzere,  bir çok hizmet niteliğinin 

her biri, duruma göre, az ya 

da çok, sonucu etkileyebilir.  

Çorlu’daki olayda dikkatler İlk 

bakışta hat altyapısı üzerinde 

yoğunlaşmaktadır. 

Ancak taşıt da tren seyrinde en 

az hat kadar etkili olabilir. Başka 

bir anlatımla, hat üzerinden 

geçen taşıt özelliklerinin hat 

ile uyumlu olması gerekir, aksi 

durumda sorun yaşanabilir. 

Örneğin bir hat üzerinde ağır 

dingilli vagonlardan oluşan bir 

trenin göreli küçük hızlarla seyri, 

küçük dingil ağırlıklı yüksek 

hızlı trenlere göre daha önemli 

dinamik kuvvetler, zorlanmalar 

ve güvenlik sorunları yaratabilir. 

Elbette konumuz demiryolu 

hareket dinamiği üzerinde 

yorumlar yapmak değildir. 

Amacım demiryolu sistemini 

yalnız hat olarak görmenin doğru 

olmadığını vurgulamaktır. 

Prof. Dr. Güngör EVREN

4

makale