40

sayı 151/2018

Edirnemiz sel felaketlerini çok sıkça yaşıyor. En 

büyük endişemiz Meriç, Arda, Tunca nehirlerinin 

taşması iken son yıllarda derelerimizin taşması, 

kent içinde nehire dönen yollarımız ile ciddi sel 

felaketleri yaşıyoruz. Öncelikle selde yaşamını 

yitiren vatandaşımıza rahmet, Edirne’mize 

başsağlığı, yakınlarına sabırlar dileriz.

Edirne 27 Kasım 2018 gecesi yağan yağmura 

teslim oldu. Evler, araçlar su altında kaldı, yollar 

ve sokaklar su ile doldu. Derelerin taşmasıyla 

köy yollarımız, D100 karayolu ulaşıma kapandı. 

İnsanlar işyerlerine ulaşamadılar, yollarda kaldılar. 

Köşençiftliği, İskenderköy, Sazlıdere köylerinde 

taşkınlar su baskınları yaşandı. Oğulpaşa köyü ise 

tamamen su baskınlarına maruz kaldı ve maalesef 

can kaybının da yaşandığı afette çok büyük maddi 

kayıplar oluştu.

En son 1953 yılında 110 mm ölçülen yağış 

miktarının Edirne Merkezde bu kez 128,5 mm 

olarak tespit edildiği Meteoroloji Genel Müdürlüğü 

tarafından açıklandı. 65 yıl sonra 110 mm üzerinde 

bir yağışla karşılaşıyoruz. Bu yağış öngörülebilir 

miydi evet öngörülebilirdi, öngörülmeliydi, 

hesaplamalar buna göre yapılmalıydı. 

Akarsuların taşkın koruma planlamaları yapılırken, 

arazi korumasını 100 yıl, meskun mahal 

korumasını ki buralar köyde olabilir 500 yıl tekerrür 

aralığında görülen yağış miktarları ve debilerine 

göre taşkın koruma yapılarının oluşturulması ve 

bunların düzenli bakım-işletmesinin yapılması 

gerektiğinin mühendislik yöntem ve kriterleri 

olduğu bilinmektedir. DSİ 11. Bölge Müdürlüğü 

Meriç kanal projesini 500 yıl taşkın tekerrür aralığı 

için tasarladığını açıklamıştı. Aynı DSİ köylerde 

su baskınına yol açan D100 karayolunda ulaşımı 

kesen, can ve mal kaybına yol açan dere taşkını için 

bilinen mühendislik yöntem ve kriterlerini kullanmış 

mıdır? Bu derelerin bakımı en son ne zaman 

yapılmıştır? Bu soruların cevabı açıklanmalıdır.

Açıklanmalıdır çünkü; rant varsa gerekliliği bile 

tartışmalı Meriç Kanal Projesini yapacaksınız, 

aynı zamanda Meriç Nehrinin kendisini kanala 

çevireceksiniz,  ama rant yoksa taşkın korumada 

yok yatırımda yok, politikasını açıklamış olacaksınız.

Çıkarılan imar affı ile kent içinde sığınak, depo vb. 

amaçlarla planlanan bodrum katların yaşam alanı 

olarak kullanılmasına yasallık kazandırılmıştır. 

Sözde imar barışı ile yerel yönetimlerinde önüne 

geçerek kaçak uygunsuz imar mevzuatına aykırı 

suçlu binalar, mekanlar affedilip yasal statüye 

kavuşturulmuştur. Tüm bu yaklaşım bugün 

kentlerimizde en basit doğa olaylarının afetlere 

dönüşmesinde önemli bir etken olmuştur.

Kentlerimizde imar planları ile görmezden gelinen, 

yok edilen, yapılaşmaya açılan dereler yoğun 

yağışlarla birlikte kentleri esir almaktadır. Edirnemiz 

de bu rant odaklı imar politikasından nasibini almış 

son yağışlarla sele teslim olmuştur.

Ne yazık ki yaşanan her felaket “kaderle” 

açıklanmakta, her yıkımdan sonra “takdiri ilahi” 

diyerek kimse sorumluluk almamaktadır. Ülkemizi 

yönetenler, kentleşme ve yapılaşma üzerine 

karar verenler, dereleri imara açanlar, derelerin 

bakım ıslah çalışmalarını yürütmesi gerekenler 

kamuoyunun karşına geçip sorumluluk üstlenmeli, 

özeleştiri verme ve istifa mekanizması işletilmelidir.

Madencinin “Fıtratında” Ölüm, Edirnelinin 

“Fıtratında” sele can vermek, işçilerin “fıtratında” iş 

cinayetine kurban gitmek mi yatıyor?

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Edirne 

Temsilciliği olarak yaşanan sel felaketinde yaraların 

sarılması, her türlü teknik destek ve dayanışma için 

hazır olduğumuzu, konunun takipçisi olacağımızı 

ve yetkilileri sorumluluk almaya davet ettiğimizi 

kamuoyunun bilgilerine sunarız.

Saygılarımızla.

BASIN AÇIKLAMASI: 

BİR DOĞA OLAYI, BİR KEZ DAHA AFETE DÖNÜŞTÜ!

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Edirne Temsilciliği

tarafından yapılan açıklama / 

29 Kasım 2018

40

şubemizden