BAŞYAZI
Cemal GÖKÇE /
İMO İstanbul Şube Başkanı


ÇALIŞMALARA
KATMA VE KATILMA SORUNU

37. Dönem yönetim kurulu olarak; mesleğimiz, meslektaşımız, kentimiz, ülkemiz ve dünyadaki gelişmelerle ilgili oldukça yoğun ve sıkıntılı geçen iki yıllık bir dönemi 27 Ocak 2002 tarihinde tamamlamış olacağız.

6235 sayılı yasa çerçevesinde kurulmuş olan Odamız, yarıresmi bir özellik taşıyor olmasının yanında, çalışma şekli ve anlayışı bakımından özerk bir yapıya sahip olmakla birlikte, merkez ve yerel iktidarlara karşı bağımsız bir çizgi izlemek gibi temel bir görevi de üstlenmektedir. Bizim gibi örgütler, meslek yasasından, yönetmeliklerden, genel kurul kararlarından almış olduğumuz gücü, meslek ve ülke yararına kullanmak durumundadırlar. Açıktır ki toplumsal dayanışmayı ve özüne yardım konusunu belli bir hoşgörü çerçevesinde ortaya koymaları da önemsenmelidir. Dolayısıyla meslektaşlarımızın bilgilerini geliştirmeleri, edindikleri bilgileri doğru kullanmaları için doğru bir geri beslenmeye ihtiyaçları vardır. Bu kapsamda diğer insanlara bağlı olduklarını bilmek durumundadırlar.

Mesleğimizin karmaşıklığı, kişilerin tek başına edindikleri bütün bilgileri denetlemelerini imkansızlaştırır. İnsanlar karmaşık sorunlarla uğraşırken zaman zaman hatalara karşı körleşebilir ve bu noktada mühendislik alanının bağımsız bir değerlendirme yapması oldukça önem taşır. Ayrıca, mühendislerin çevresinde bulunan insanlarla etkileşimde bulunması temel bir ihtiyacın ürünü olarak ortaya çıkar.

İki yıllık bir çalışma dönemine dönük olarak geriye bakarken, "çağdaş, demokrat, üretken ve saygın bir Oda'nın neresindeyiz acaba?" sorusunu öncelikli olarak kendimize sormak durumundayız. Demokratikleşme ile ilgili sorunları Avrupa Birliği?ne, çöktürülen ülke ekonomisi ile ilgili sorunları bir kez daha IMF ve Dünya Bankası?na, Orta Asya ve Ortadoğu?nun paylaşılması ile ilgili konuları ABD?ye havale eden bir ülkenin meslek örgütü olarak, meslek alanımızın neresindeyiz? İçinde miyiz, dışında mıyız?

1994 yılından bu yana sürekli olarak gerileyen inşaat sektörü, 1999 yılını Cumhuriyet tarihinin en büyük küçülmesiyle (-%12.6) göstermiş, 2001 yılını da %10?un üzerinde bir küçülme ile kapatacağı görülmektedir.

Genel bütçe içerisinde yatırımlara ayrılan pay %2?lere kadar düşmüştür. Bu payın da gerçekleştirilmediği bilinmelidir. İnşaat mühendisliği açısından ülkemizin artık; yola, demiryoluna, barajlara, enerji yatırımlarına, okullara, kentlerimizin; kanalizasyona, suya ve benzeri konulara ilişkin tüm sorunları çözülmüş(!), Karayolları, Demiryolları, Devlet Su İşleri, İller Bankası, Köy Hizmetleri gibi kuruluşlar artık sanal birer kuruluş haline gelmişlerdir. Bu kuruluşlarda çalışan meslektaşlarımızın bir an önce işlerinden ayrılmaları, emekli olmaları beklenmektedir.

Ayrıca, çöken ekonomi nedeniyle özel mühendislik ve müteahhitlik kuruluşları da iş yapamama noktasına gelmiş, mühendislik büroları ve şantiyeler kapatılmış, meslektaşlarımız açlık sorunuyla yüz yüze kalmışlardır. Böylesi bir durum er veya geç, meslektaşlarımızı bir yandan meslek odalarıyla, bir yandan da ülkemizi bu noktaya getirenlerle yüzleştirecektir. Bu yüzleşme anlamsız bir savunma mekanizması ve yüzeysel bir tartışmayla geçiştirilemez. Herkes ve her kurum bu durumdan yeterince nasibini almalı, sorunlar derinleştirilerek tartışılmalıdır. Sorunların nasıl oluştuğunun söylenmesiyle birlikte, nasıl çözüleceğinin de ortaya konması gerekir. Genel geçer sözlerle sorunların ifade edilmesi anlayışı artık terkedilmelidir.

Doğal afetlerin sıkça yaşandığı ülkemizde, doğal olmayan ?bir afetle? karşılaşmamız doğal kaderimiz olurken, mühendisliğin önemsenmediği bizim gibi ülkelerde deprem, yangın, sel gibi afetlerin yıkımı son derece fazla olmakta ve ne yazık ki afetin kendisi, afet için alınacak önlemlerin de önüne geçmektedir.

Üzülerek söylemek gerekir ki, ülkemizde ve örgütümüzde kararlara katılım ve paylaşım konusu, sadece ve sadece konuşmalarda vardır. Oysa ki katılım, öz itibariyle bir paylaşım olayıdır ve demokratik olması için özgür bir ortamda oluşması gerekir. Yetki ve sorumlulukların başkası tarafından kullanılması değil, bizzat birey ve kurumun kendisi tarafından kullanılması çok daha anlamlı ve önemlidir. Katılımın önünde, önemli bir engel olarak "Duyarsızlık" ve "ben yaptım oldu" anlayışı durmaktadır. Bu bağlamda, meslek alanımızı önemli ölçüde ilgilendiren Yapı Denetim Yasası çıkarılırken Odamızın dışlanmış olması, bu yasanın daha işin başındayken ölü doğmasına neden olmuştur. Demokrasilerde sorunlar siyah ve beyaz zeminlerde ele alınamaz, alınmamalıdır. Temel sorun özgürce tartışma ortamının yaratılarak farklı düşünce ve önerilere katlanabilmekdir. Hangi kademede bulunurlarsa bulunsunlar, yönetici olmanın sorumluluğu çok daha fazladır, bu yüzden yönetenler tepki noktasında konulara bakamazlar. Ülkemizde ve Odamızda katılma ve katma olgunluğunun henüz tam olarak sağlandığı da söylenemez.

Etkili ve demokratik bir meslek kuruluşu olmanın temel koşullarından biri, kendi kendini yöneten ve kendi kendine yetebilen bir konuma gelmekle olanaklı olabilirken, meslek örgütümüz ne yazık ki henüz bir kurum olmaktan çıkıp kurumsallaşmasını sağlayamamıştır.

Bu güce ulaşmak için ve meslektaşlarımızın hak ettikleri haklarına kavuşmalarında ?benim de tuzum olsun? diyorsan, 26-27 Ocak günleri yapılacak olan genel kurulumuza katıl, eleştir...

 


Daha Etkin, Daha Katılımcı, Daha Üretken, daha Çağdaş Bir Oda Yapılanması için Genel Kurul'a Katılalım.

GENEL KURUL :

26 Ocak 2002 Cumartesi  - 10.00 / 17.00
Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu
Beşiktaş/İSTANBUL

SEÇİMLER

27 Ocak 2002  Pazar – 9.00 / 17.00
Karagözyan İlköğretim Okulu
Abide-i Hürriyet Cad. Şişli Adliyesi Karşısı
Şişli / İSTANBUL

  Bülten Index sayfası   | Sonraki Sayfa