Rapor


İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İSTANBUL ŞUBESİ’NİN 3 ŞUBAT 2002  “SULTANDAĞI- ÇAY DEPREMİ” ÖN DEĞERLENDİRME RAPORU

03 Şubat 2002 Pazar günü saat 09.10 sularında, merkez üssü Afyon’ un Çay ilçesi civarında olan, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi kayıtlarına göre 6.0, Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Dairesi (USGS) kayıtlarına göre ise 6.2 büyüklüğünde meydana gelen Afyon-Çay depremi, Afyon il merkezi, Bolvadin, Çay, Çobanlar, Sultandağı, Yakasinek, Eber, Pazarağaç gibi yerleşim yerlerini önemli ölçüde etkilemiştir.

Depremde 42 yurttaşımız hayatını kaybetmiş, 300’ ün üzerinde yurttaşımız ise yaralanmıştır. Tüm Türkiye’nin acısını paylaşıyoruz.

08 Şubat 2002 tarihinde, İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nden bir heyet incelemelerde bulunmak üzere deprem bölgesine gitmiş ve depreme ilişkin gözlemlerini bir rapor haline getirmişlerdir. Bu gözlemleri ve düşünceleri kamuoyunun ve meslektaşlarımızın bilgisine sunuyoruz.

İnceleme kapsamında Afyon il merkezi, Bolvadin, Çay, Eber ve Sultandağı yerleşim merkezleri ziyaret edilmiştir. Bu yerleşim merkezleri yaklaşık 100 km.’lik bir güzergah üzerinde dizili vaziyettedirler.

Afyon il merkezi, depremi en hafif hasarla atlatan yerleşim merkezidir. Uzun yıllardır yapılmakta olan proje ve malzeme kalitesi denetimi, Afyon il merkezinin depremi kayıpsız atlatmasını sağlamıştır.

Bolvadin ilçesinde, özensiz yapılmış çok sayıda minare yıkılmış veya hasar görmüştür. Bölgedeki geleneksel yapı tarzını yansıtan, ahşap dikme ve çaprazların arasına kerpiç doldurularak yapılan ve çatı kaplaması olarak saz ve toprak kullanılan çok sayıda konut ağır hasar görmüştür. Ayrıca Kız Meslek Lisesi ve Çok Amaçlı Lisede taşıyıcı sistem hasarları tespit edilmiştir. Çok Amaçlı Lisenin orta şiddetteki bir depremde gösterdiği kötü performans, kamu binalarının güvenliği açısından oldukça düşündürücüdür.

Çay ilçesinde yukarıda belirlenen hasar ve kayıpların benzerlerine ek olarak, sanayi sitesi ve Yeşil Çay Yapı Kooperatifine ait 9 katlı üç blokta ağır hasar gözlemlenmiştir. Sanayi sitesindeki bloklar tek katlı olup, tip proje ile 1991 yılından 1996 yılına kadar inşa edilmiş yapılardır. Bu blokların üçte biri tamamen yıkılmıştır. Beton kalitesinin düşüklüğü, donatı kenetlenme boylarının ve etriyelerin yetersizliği, taşıyıcı sistemi oluşturan çerçevelerin kiriş-kolon birleşim bölgelerinde önemli hasara neden olmuş ve bu çerçeveler stabilitelerini kolayca kaybedip yıkılmışlardır.

Yeşil Çay Yapı Kooperatifine ait bloklardan birinde kısmi veya toptan göçme olmamakla beraber ağır hasar vardır. Diğer bir blokta, taşıyıcı sistemin düşey elemanlarında kesme mukavemetinin aşılmış olmasından dolayı zemin ve 1. normal katlarda ani göçme meydana gelmiştir. Üçüncü blok ise tamamen göçmüştür. Bu binalarda da gözlemlenen zaafiyetler daha önceki depremlerde gözlemlenenlerden farklı değildir.

Düşük beton ve çelik kalitesi, yürürlükteki yönetmelik ve standartlara aykırı donatı detaylandırması, kötü işçilik, yetersiz mühendislik hizmeti ve denetimsizlik hasarın en önemli nedenleridir. 9 katlı kooperatif binalarının bulunduğu yer, çok ciddi zemin araştırmaları yapılmasını gerektiren yerlerdedir. Açıktır ki tasarımda bu çeşit bir irdelemeye dahi gerek görülmemiştir. Ayrıca aynı bölgedeki bazı yığma yapılarda kesme kırılmaları tespit edilmiştir.

Eber ve Sultandağı yerleşim merkezindeki ağır hasarlar, çok büyük çoğunlukla yukarıda sözü edilen ve konut olarak kullanılan geleneksel kerpiç yapılarda tespit edilmiştir.

Afyon-Çay depremi, deprem tehlikesinin sadece şehirlerde yaşayan nüfusun güvenliğini değil, kırsal kesimde yaşayan nüfusun da güvenliğini tehdit ettiğini gözler önüne sermiştir. Yıllardır sürdürülen bilinçsiz kentleşme ve denetimsiz yapılaşma her depremin ardından ortaya ağır faturalar çıkarmaktadır.

Unutulmamalıdır ki, %90’ı deprem kuşağında yer alan ülkemizde plansız yerleşmelere ve denetimsiz yapılaşmaya göz yumulduğu ve mühendislik dışlanmaya devam edildiği sürece, her depremden sonra sonuç farklı olmayacaktır. Ortaya çıkan ağır hasarlar ve bu hasarların nedenleri, yapılaşma sürecinde şehir planlaması, malzeme, işçilik, mühendislik hizmeti ve denetim bileşenlerinin bir an önce gerçekçi yasal düzenlemelerle ilişkilendirilmesi gereğini önümüze getirmektedir. Kuşkusuz bunun yolu, meslek odalarını, yerel yönetimleri ve yapı sektöründe yer alan bütün özel ve kamu kuruluşlarının temsilini benimseyen, kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri olan bir programı oluşturmak ve uygulamaktır.

Her depremden sonra görmeye alıştığımız manzaralar bu depremin ardından da ortaya çıkmış, deprem gerçeğini ülkenin gündemine bir kez daha geçici bir süre için de olsa sokmuştur. Ancak,  kamuoyunda deprem bilincinin geliştirilmesi için yapılan çalışmalar, yukarıda tariflenen ve şehir planlaması ile başlayan yapılaşma sürecinin bütünlüğü dikkate alınarak oluşturulmalıdır.

Bu anlamda kamuoyunda tartışılması gereken fayın yeri, uzunluğu, depremin zamanı, büyüklüğü değil, planlı şehirleşme, kaliteli malzeme ve işçilik, ciddi mühendislik hizmeti ve denetim sorunlarıdır.

Dileğimiz, depremin kaçınılmaz bir gerçek olduğunun bilinmesinin yanında, hazırlıksız yakalanıldığı takdirde ülkemiz için savaştan bile daha yıkıcı olabileceğinin her yurttaşımız tarafından anlaşılmış olmasıdır. (19.02.2002)

Cemal GÖKÇE (İnş. Müh.)
  
M. Serdar KIRÇIL (İnş.Y.Müh.)
  
Cemal İNAN (İnş.Müh.)

 

 


  Bülten Index sayfası   | Sonraki Sayfa